У нас вы можете посмотреть бесплатно Sevâdü’l A‘zam 40. Mesele: Mushaflarda yazılan Kur'an olup Kelâmullah'dır или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
“Kur’an”, kelime olarak “kıraat (okuma)” ve “okunan (makrû’)” anlamlarına gelir. Onunla bazen “okuma”, bazen “okunan” kastedildiği gibi bazen de “yazılan” kastedilir. Kur’an, Tevrat, İncil ve Zebur, Allah’ın, resüllerine indirdiği kitaplarıdır. Kur’an, dille okunur, mushafta yazılır, kalpte hıfzedilir. Bununla birlikte o, Allah’ın zatıyla kaim kadimdir; kalplere ve kâğıtlara geçişle ayrılma ve kopma kabul etmez. “Kur’an Allah kelâmıdır, Allah kelâmı mahlûk değildir.” Çünkü Kur’an’ın okunması, lafzı mahlûktur. Kur’an hakkında mutlak konuşmak, Allah kelâmına gider. Yani Kur’an hakkında bir kayıtlama yapmadan söz edildiğinde, “Kur’an” “Allah’ın kelâmı”na verilen isimdir. Allah’ın kelâmı ise mahlûk değildir. Ancak okuyucunun sesi, mushaftaki yazı, dinleyicinin işittiği sesi de içerecek bir anlamda “Kur’an mahlûk değildir.” demek yanlıştır. Maturîdî’nin kaydettiğine göre Eş’arîler, mushafta olanlar Allah’ın kelâmı değil onun ibaresidir, derler. Çünkü onlara göre kelâm, Allah’ın bir sıfattır, sıfat da mevsufunu terk etmez. Maturîdî bu görüşü kabul etmez. Ona göre mushafta olanlar, Allah’ın kelâmıdır, lakin harfler ve sesler mahlûktur. Bununla birlikte Allah’ın kelâmı mushafa hulul etmiş değildir. Allah’ın ilmi ile malum bir şeye Allah’ın ilminin hulul ettiği söylenemeyeceği gibi kelâmın da mushafa hulul ettiği söylenemez. Dolayısıyla “sıfat mevsufu terk etmez.” gerekçesiyle mushafta yazılanın kelâm-ı ilahî olmadığını söylemek doğru değildir.