У нас вы можете посмотреть бесплатно Edepsizlik, amelleri siler! / Kerem Önder или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَرْفَعُٓوا اَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ اَنْ تَحْبَطَ اَعْمَالُكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ "Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir." (Hucûrat 2) 00:00 - Giriş 01:52 - İnsanlar, hayvanlarla konuşabilir mi? - Süleyman Peygamberin sırrı? 08:13 - Musa as'ın kuşlarla sınavı? 12:08 - Hz. Ömer ile Hz. Ebu Bekir'in tartışması? - Allah'ın uyarısı! 17:54 - Hocalar bağırır mı? 23:17 - Allah'ın işine karışma! Bok böceği hikayesi? 26:52 - İLMİNİ GİZLEYENLERE UYARI? 31:15 - Muhammed as'a bakışımız nasıl olmalı? 33:10 - YAPTIĞIN HER İBADET SANA 3 ŞEY KAZANDIRIR? 42:24 - HERKES ŞEYTANA KIZIYOR AMA NEFSİNE LAF EDEN YOK! 51:34 - ÇÖZÜM SÜRECİ GEREKLİ MİYDİ? - Hdp ile görüşmeye gerek var mıydı? 54:24 - Fenerbahçe kanser eder! Sen gel beni dinle! Buhârî’nin rivayetine göre Hz. Peygamber ile görüşme yapmak üzere Temîmoğulları’ndan bir heyet gelmişti. Görüşme sırasında Hz. Ebû Bekir ile Ömer de orada idiler. Kabileye başkan yapılacak kişi üzerinde bu ikisi ihtilâfa düşüp Hz. Peygamber’in yanında seslerini fazla yükselttiler. Bu âyet inince çok pişman oldular, üzüldüler. Artık onun yanında o kadar alçak sesle konuşuyorlardı ki, çoğu kere Peygamber efendimiz “İşitemedim, tekrarlar mısın?” diyordu (“Tefsîr”, 49/1-2). 2) Onunla konuşurken, sıradan bir kimse ile konuşur gibi bağırıp çağırarak konuşmak. İslâm’dan önce Araplar bu gibi inceliklere riayet etmez, ilâhî bir dinin eğitiminden geçmedikleri için bir peygambere nasıl davranılacağını da bilmezlerdi. Âyetler hem onlara edep dersi vermekte hem de daha sonra gelecek olan müminlere, vefatından sonra da olsa peygamberlerine karşı besleyecekleri saygı ve sevgi konusunda örnekli açıklama yapmaktadır. Râzî’ye göre “sesi, peygamberin sesinin üstüne çıkarmak”, onun huzurunda çok konuşmak şeklinde de anlaşılabilir. Çünkü bir kimse konuşuyorsa (sesi çıkıyorsa) diğeri susuyor ve dinliyor demektir. Hz. Peygamber’in yanında olabildiğince az konuşmak ve çok dinlemek gerekir; çünkü hayırlı olan onun konuşmasıdır (XXVII, 112) Cenâb-ı Hakk´ın, "Peygamber onlara, kendilerinden daha azizdir, değerlidir" (Ahzâb, 6) ifadesi de bunu destekler. Halbuki, efendi, kölesi nezdinde kölesinden daha üstün değildir. Öyle ki, her ikisi de aç kalmışsa, köle, yememesi halinde ölebileceği bir şey bulsa, onu efendisine vermesi ona farz değildir, ama Peygambere vermesi farzdır. Yine köle, kendisinin ölmesi ile efendisinin kurtulacağını anlasa, efendisini kurtarmak için, kendi canını tehlikeye atması ona farz değildir. Ama, Peygamberi kurtarmak için farzdır. Çünkü, reis, baş durumunda olan bir uzvun diğerlerinden daha fazla korunması gerekir. Zira kalb, haleldar olduğunda, eller ve ayakların sağlığından bahsedilemez. Binâenaleyh, insan kendisini korusa da, Peygamberini terketse, bu insan helak olmuş demektir. Ama, köle efendi münasebeti böyle değildir. Ayetin manasına gelince, diyoruz ki "Eğer sesinizi yükseltir ve öne geçerseniz, bu kötü şeyler sizde alışkanlık haline gelir, karşı tarafı küçük görme ahlâkına gider ve sizi bir yalnızlığa, amellerinizi boşa çıkaracak bir irtidâda sevkeder" manasına işarettir. Ayetteki, "farkına varmadan" kaydı ise, bu irtidâda kayışın, insanın hissedemeyeceği bir biçimde nefislere yerleşebileceğine bir işarettir. Çünkü ömründe hiç İşlemediği bir günahı işleyen kimseyi, alabildiğine pişmanlık ve alabildiğine korku ve ürkeklik içinde görürsün. Ama bu günahı tekrar tekrar işlediğinde, artık korku ve pişmanlığı azalır ve bu farkına varmadan içine yerleşmiş bir âdet haline gelir. Bu, birinci, ikinci, üçüncü veya diğer işleyişlerinde içine yerleşmiş olabilir. Bu tıpkı bir kimseye bir haber ulaşıp da, bu kimsenin ilk defa haberi getiren kesin gözüyle bakmayıp, ama aynı haber tekrar tekrar getirilip, iş tevatür derecesine vardığında, bu hususa dair yakînî bir bilgi meydana gelip, bu inanç kalbine yerleşir. Bunun ne zaman olduğunu ve kaçıncı haberde bu yakînın meydana geldiğini bilemez. Binâenaleyh ayetteki, "farkına varmadan..." kaydı, bu yasağı te´kid eden bir ifade olup, "Tek bir defa olursa affolunur, amellerin reddini gerektirmez" demeyin. Çünkü işin ne olacağı belli değil. Binâenaleyh bu kapıyı sıkı sıkı kapayınız" demektir.” Razi Tefsir Bir yerde çalışıyorken yaptığın bazı yanlışlardan dolayı patronun maaşından kesiyorum der. Alimlerden biri, çölde deve çobanını gördü, dedi ki Allah'ın var olduğunu nasıl bilirsin? Çoban dedi ki, kumun üzerinde deve izlerini görürsem bilirim ki ordan deve geçmiştir. Dünyaya baktığımda bir yaratıcının izlerini görüyorum. Web / https://keremonder.com Facebook / / kereminden Instagram / / kerem_onder Instagram / / ihramcizaderesmi Twitter / / keremonder1 Podcast / https://anchor.fm/keremonder