У нас вы можете посмотреть бесплатно Bunları Yaparsanız Allah'ın İzniyle Kurtulursunuz! (Muzaffer Ozak (k.s.)) или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Ashâb-ı Kirâm, Allah Resûlü'nün (s.a.v.) nurundan doğrudan feyz almış, onunla yaşamış ve onun ilminin, hikmetinin canlı taşıyıcıları olmuşlardır. Onlar yıldızlardır; kim onlara tâbi olursa hidayete erer. Bu hakikati bizzat Efendimiz (s.a.v.) şöyle ifade buyurmuştur: "Ashâbım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz." (Hadis - Beyhakî, el-Medhal, 233) Keramet sadece sonraki evliyalara mahsus değildir; Ashâb-ı Kirâm’ın her biri, Resûlullah’ın (s.a.v.) terbiyesinde kemâle ermiş kamil velilerdir. Fakat Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) nübüvvet nurunun parlaklığı altında, yıldızlar nasıl gündüz görünmezse, onların kerameti de onun mucizeleri karşısında gizlenmiştir. Hazret-i Ömer’in, üç aylık mesafeden “Yâ Sâriye el-Cebel!” diye nida etmesi; Abdürrezzak Hazretleri'nin ders halkasında Hızır (a.s.)’ın bulunması; Allah dostlarının sırlarla dolu hayatına işaret eder. Nitekim Kur’ân’da şöyle buyrulur: "İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir." (Yûnus Suresi, 62) "Bizim yolumuzun başı edep, ortası edep, sonu yine edeptir." – Bu söz de işaret eder ki, tasavvuf, insanı edep ile insan yapan bir hakikat yoludur. Bir çocuğun ağzından gelen “Âlem-i ervahtan tanıdım seni” sözünden, Cenâb-ı Hakk’ın kullarını daha ruhlar âleminde seçtiğini anlarız: "Ve hani Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini çıkarıp kendilerini kendilerine şahit tutmuştu: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ demişti. Onlar da: ‘Evet (Rabbimizsin), şahit olduk.’ dediler." (A’râf Suresi, 172) Ebü’d-Derdâ Hazretleri’nin ölümü, nefs muhasebesini ve Allah’a vuslatı hatırlatan öğütleri; bizlere, ibadetlerin şekil değil, şuur ile yapılması gerektiğini tekrar tekrar öğretiyor. Cenaze namazı, mezarlık ziyareti ve hastaları görmek; kalbi rikkat ve haşyet ile Allah’a bağlayan hallerdir. "Size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım; artık onları ziyaret edin. Çünkü bu ziyaret, size ahireti hatırlatır." (Hadis – Müslim, Cenâiz 106) Son olarak, Allah’ı unutanlar için yeryüzü bir oyun sahnesine dönüşür. Ama O’nu hatırlayanlar için her varlık bir tefekkür sebebidir. Kur’ân şöyle haber verir: "Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin ve O’nu sabah akşam tesbih edin!" (Ahzâb Suresi, 41-42) Bu sohbet, kalplere tesir eden bir çağrıdır: Kendini bulmak isteyen, Allah’a yönelmeli; Allah’ı sevmek isteyen, Resûlü’nü (s.a.v.) örnek almalıdır. "De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin..." (Âl-i İmrân Suresi, 31)