KABE'nin içini gördünüz mü? (4K) скачать в хорошем качестве

KABE'nin içini gördünüz mü? (4K)

Kâbe… Yeryüzünün en mübarek mekânı, Müslümanların kalbinde titreyen bir umut, bir özlem, bir kavuşma noktası. Onun yapımı, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in ellerine dayanır. Kur’ân-ı Kerîm’de “âlemlere bereket ve hidayet kaynağı” olarak nitelenen bu kutsal yapı, sadece taşlardan değil, iman, sabır ve teslimiyetten örülmüş bir maneviyat abidesidir. Her bir taş, sanki bir dua gibi yerine yerleştirilmiştir. Doğu köşesindeki Hacerülesved, gümüş muhafazası içinde parıldarken, tavafın başlangıç ve bitiş noktası olarak Müslümanların kalbine dokunur. Bu taş, sadece bir taş değil, Hz. İbrahim’in izlerini taşıyan, Peygamberimizin öptüğü, asırlardır milyonlarca elin dokunduğu, milyonlarca gözyaşının aktığı bir emanettir. Kâbe’nin içi ise, sade bir oda gibi görünse de maneviyat doludur. Hz. Peygamber’in (S.A.V.) namaz kıldığı yer, mermerle işaretlenmiştir. Kabenin içinde Abdullah b. Zübeyr dönemine ait 3 adet ağaç direk vardır. Kâbe-i Muazzama’nın içerisinde, Rüknü’l-Irâki köşesinde dama çıkılan merdiven ve önünde “Tövbe Kapısı” yer alır. Kâbe, asırlar boyunca birçok tamirat ve yenileme görmüştür. 1612 yılında, Osmanlı’nın himayesinde yapılan tamirat, sadece duvarları değil, Müslümanların kalbini de güçlendirmiştir. Demir kuşaklarla sağlamlaştırılan duvarlar, altın süslemeli yağmur oluğu,ahşap çatının elden geçirilmesi, ve kiabelerin yenilenmesi… Kâbe’nin örtüsü, siyah ipekten dokunmuş, üzerine altın ve gümüş tellerle işlenmiş âyetlerle süslenmiştir. Her bir ilmek, bir duadır, bir niyazdır. Kabe örtüsünün yani Kisve'nin değiştirilmesi büyük bir zerafetle ve dualarla yapılır. Kâbe’nin kapısı, altınla süslenmiş, ihtişamla parıldar. Bu kapı, sadece fiziksel bir giriş değil, manevi bir yolculuğun başlangıcıdır. Anahtar ise, sadece bir metal parçası değil, bir inanç sembolüdür. Topkapı sarayında da sergilenen kabe anahtarları insanın kalbine açılan bir kapıyı aralamaktadır. Kabenin kuzey batı duvarının önünde yarım daire şeklide hatim adı verilen bir yapı vardır. Buraya Hicr veya Hicr-i ismail adı verilir. Bir hadisi şerif de, Hicr-i ismail içinde namaz kılanın kabe içinde namaz kılmış gibi sevabı olacağı müjdelenir. Ayrıca hicr-i ismaili'n altında Hz Hacer ve Hz. İsmailin kabri bulunmaktadır. Kabenin kapısını karşısında makamı İbrahim bulunur. Kâbe’nin inşası sırasında Hz. İbrâhim’in iskele olarak kullandığı ve üzerinde davet görevini ifa ettiği taştır. Taşın üzerinde Hz. İbrahimin olduğu rivayet edilen ayak izi bulunmaktadır. Mültezem, Hacerü’l-Esved’in olduğu köşe ile Kabe kapısı arasına denir. Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem burada dua eden hastaların şifa bulacağını müjdelemiştir. Kâbe, yeryüzünde cennetin bir köşesidir. Ona yönelen her kalp, huzur bulur, ona dokunan her el, bereketlenir. Kabeye bakarsın doyamazsın... Kâbe, Müslümanların kalbinde her daim canlı kalan bir aşk, bir özlem, bir niyazdır. Allah’ım, bize Kâbe’yi görmeyi, orada kabul olan dualar etmeyi, makbul hac ve umreler nasip eyle. Amin.