У нас вы можете посмотреть бесплатно Zilan Katliamı tanığı anlatıyor. Zilan vadisinde on binlerce Kürt Katledildi. babadan aktarılanlar. или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
13 Temmuz 1930 tarihinde, Van’ın Erciş ilçesinde Zilan vadisinde on binlerce Kürt katledildi. Katliamın ardından Zilan vadisi ‘Yasak bölge’ ilan edilerek geride kalanlar sürgüne gönderilir. 16 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesine göre 15 bin kişi öldürüldü. Kürt yazar Hesen Hişyar Serdi’ye göre 18 köyden 47 bin kişi öldürüldü. Zilan katliamı, geçtiğimiz ay, bölgede yapılan barajın suyunun çekilmesi sonrası insan kemiklerinin ortaya çıkması ile yine hatırlandı. Biz de Zilan’a giderek, katliamı bizzat tanıkların ağzından dinleyenlerle o günleri ve sonrasında yaşananları konuştuk HEYET BÖLGEDE İNCELEME YAPTI İnsan kemiklerin oraya çıkmasının üzerine aralarında Van Barosu, İHD, ÖHD ve TİHİV’in olduğu sivil t Bölgeye giden heyette yer alan Van Barosu İnsan Hakları Merkezi Eş Başkanı Burcu Şeber ve İHD Van Şube yöneticilerinden Avukat Jiyan Özkaplan, adım attıkları her yerde kemiklerle karşılaştıklarını anlattı. Bölgede inceleme yapan heyet, buldukları kemikler ile ilgili tutanak tutarak Erciş Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulundu. Savcılığa verilen dilekçede ortaya çıkan kemiklerin hangi döneme ait olduğunun tespit edilmesi ve usulüne göre gömülmesi istendi. Yapılan ihbarın ardından soruşturma numarası veren savcılığın bulunan bulgularla ilgili ne tür işlem yaptığı netlik kazanmadı. ‘KATLİAM UNUTULMASIN’ Katliamda yakınlarını kaybedenler yaşanılanların unutulmaması için mücadelelerini sürdürüyor. Bunlardan biri de akrabalarının çoğu 1930’a katledilen Mahmut Çelebi. Babası ve annesi katliamdan sağ kurtulan az sayıda kişiden. Zilan’da o dönemde yaşananlara ilişkin anlatımlarla büyüyen Çelebi, unutulmaması için katliamın anlatıldığı Kürtçe ‘Welatê Qedexe Gelıyê Zîlan’ isimli kitap yazdı. Kitapta, katliamdan geride kalanların anlatımları yer alıyor. ‘İNSANLAR CESETLERİN ALTINDA KALARAK KURTULDU’ Katliamın nasıl yaşandığını babasından ve akrabalarından dinleyerek büyüyen Mahmut Çelebi, bölgeye hakim bir tepe üzerinden, tanıklardan duydukları ile o günlerde yaşananları anlattı. Anne ve babasının sağ kurtulduğunu anlatan Çelebi, katliamdan sonra köylerine bir daha geri dönemediklerini aktardı. Katliamın ardından insanların çoğunun kaçarak dağlara sığındığını anlatan Çelebi, “Ben Zilanlıyım. Kırgızların getirilip yerleştirildiği köy benim köyüm. Babam katliamdan sağ kurtulanlardan. Katliam olunca bazı insanlar kaçıp dağlara sığınıyorlar. Katliam döneminde bizim köydeki bir kısım insanlar ormanlara sığınıyor. Saklananları yakaladıklarında hepsini katlediyorlar. Bir çok kişi cenazelerin altında kalarak kurtulabildi. Babam da bunlardan biriydi” ‘UZUN SÜRE ZİLAN ÇAYI KAN AKMIŞ’ Devletin 1930’da Zilan vadisinde öldürülenlere “Şaki” dediğini hatırlatan Çelebi, ancak gerçeğin bu olmadığına işaret etti. Dönemin Cumhuriyet Gazetesinde ‘Zilan Deresi ceset dolu. 15 bin Şaki öldürüldü” şeklinde manşetler attığını hatırlatan Çelebi, “Orada çocuklar, bebekler, kadınlar, yaşlılar öldürüldü. Katliam yapıldı. Bütün bölgeyi bir nevi kılıçtan geçirerek silahla taradılar. Büyüklerimiz anlatıyordu; Zilan Çayı tamamıyla kan akıyordu. Çayın kenarında, derenin aktığı çayın kenarında bu katliam yapıldı. Yaralı insanlar kaçmışlar, kimisi suda boğulmuş. Kimisi ise suyun içinde vurulmuş. Uzun bir süre dere kan akmış. Bunun üzerine ağıtlar yakılmış, Dengbêjler klamlarıyla anlatmış. Dilden dile bu acı anlatılmış” diye anlattı. ‘ZİLANI HAFIZLARDAN SİLMEK İSTİYORLAR’ Zilanda 1930’da yaşanan katliamın izlerinin silinmesi için sistematik bir politika uygulandığını anlatan Çelebi, şunları söyledi: “Zilan katliamının ardından 20 yıl boş kaldı. Halk 1949-1950’lerde tekrar geri döndü. Kırgızlar 12 Eylül darbesinden sonra Kenan Evren getirildi. Onlara özel evler yaparak yerleştirildiler. Daha sonra Bülent Ecevit döneminde orada Koçköprü diye bir barajın temelleri atıldı. Barajdan sonra orada bazı altın arama, petrol arama faaliyetleri yapıldı. Son birkaç yıldır bu defa HES çalışmaları yapıldı. HES’ler yapıldı. Bir HES projesi Van Çev-Der’in verdiği hukuk mücadelesi sonucu durduruldu. Zilan bir gerçek. Bunu inkar etmek katliamı ortadan kaldırmıyor. Zilan bir halkın hafızasıdır. Bu hafıza şu anda silinmek istemiyor. Köylerin, bölgelerin isimleri değiştirilerek, HES’lerle, barajlarla yapıyorlar bunu. Bu coğrafyayı halkın hafızasından silinmek isteniyor.” ‘İNSANLARI ‘YARDIM DAĞITILACAK’ DİYE TOPLAYIP ÖLDÜRDÜLER’ Zilan Ekoloji Platformundan Gazeteci Yazar Şabettin Demir’in ailesi de Zilan katliamı sonrası sürgün edilen ailelerden. Demir’de Çelebi gibi Zilan’da yaşanan katliamı dinleyerek büyüdü. Sürgün hikâyelerini “Yüreğimizin Acı Çığlığı” adlı romanda bir araya getiren Demir, Zilan Katliamının yaşandığı bölgede yapılan barajlara karşı yıllardır hukuk mücadelesi veriyor. Köylerinin Gelıyê Zîlan’da olduğunu anlatan Demir, büyüklerinin hamile kadınların nasıl öldürüldüğünü, katliamın nasıl yaşandığını anlattığını söyledi. Demir, yakın tarihte vefat eden yaşlı bir amcanın kendisine anlattıklarını şu sözlerle aktardı: Haber: Remzi Budancır Yayın: Artı TV