У нас вы можете посмотреть бесплатно Ejderhalar gerçek mi efsane mi? | İlginç bilgiler | Aklında olsun или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Bilinen en eski çağlardan beri, ne zaman ki konu hayvanlar alemine gelse orada ejderhaların ismi mutlaka geçer. Korkusuz, iyileştirici, tüm dünyayı tek bir nefeste yıkabilecek güce sahip ama bir o kadar da yönetici ruhlu olan ejderhalar! Onlar, ya kralları tarafından avcı olarak kullanılan ya da bir toplumun tehdit unsuru haline gelmiş kocaman efsanevi yaratıklar! Peki sence ateşi kontrol edebilen bu varlıklar, gerçekten bir zamanlar yaşadılar mı, yoksa bu da tarihin efsaneleştirdiği başka öyküden mi ibaret? İşte karşında neredeyse tüm fantastik filmlere konu olmuş ejderhalarla ilgili bilinmeyenler! Tarihin tozlu sayfalarında ilk olarak Ejderhalar, onlar ile özdeşleşmiş bir ülke olan Çin’de M.Ö 12. yüzyılda Çin mitolojisini anlatan kaynaklarda geçmektedir. Diğer bölgelere nazaran Çin efsanelerinde ejderhalar iyi ve bilge yaratıklar olarak kabul edilmektedirler. Öğretileri çok kuvvetlidir. Uçamayan fakat denizlerde yaşayabilen, ömrü uzun, konuşabilen ve insanlara zarar vermeyen kutsal bir canlıdır. Hatta ateşi yönetebildikleri için de tüm ruhani süreçlerde onlara özel festivaller düzenlenmiştir. Bu olay hem ejderhalara olan saygıdan hem de ruhlarının insanlara öğüt vadeden bir yerde durmasını istemelerinden kaynaklanmaktadır. Eski Türk toplumlarında da ejderhaların var olduğuna dair türlü inanışlar mevcuttur. Fakat Türkler “ejderha” kelimesi yerine “evren” kelimesini kullanmışlardır. Yusuf Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig kitabında da Evren İsimli ejderhanın türlü hikayeleri bulunmaktadır. Bunun dışında Türk mitolojisinde “yelbeğen” adında 7 kafalı yılan/ejderha arası bir yaratığa da rastlanmaktadır. Hatta Altay Türkleri ay tutulmasını “Yelbeğen’in” ayı yemesi ile açıklamışlardır. Türk efsanelerine göre ejderhalar ormanlarda ve nehir kenarlarında yaşamaktadırlar. Köyleri basarak insanları ve hayvanları yiyen, istediği zaman nehirleri kurutan bu yaratık Türklerde kötü bir varlık olarak kabul görmüştür. Göktengri inancının sürdüğü yıllardaki efsanelerde ejderhalar Türk kahramanları tarafından öldürülürken Antik Yunan toplumunda ise “Dragon” kelimesi bütün büyük yılanlar için kullanılan bir kelimedir. Daha sonra sadece ejderhalar adına kullanılan bir kelimeye dönüşmüştür. Antik Yunan kahramanları efsanelere göre pek çok görevde ejderhalarla karşılaşmışlar ve hepsini öldürerek bu kötü canavarların soyunu kurutmuşlardır. Avrupa topraklarındaysa özellikle Orta Çağ’da ejderha inancı bir hayli fazladır. Almanya, Fransa ve İsviçre bölgesinde ejderha gördüğünü iddia eden sayısız insan ve hikâye bulunmaktadır. Bu hikayelerde ejderhalar insanlara türlü kötülükler yapan yaratıklar olarak anlatılmışlardır. Efsanelere göre bu yaratıklar mağaralarda yaşayan ve hazineleri koruyan varlıklardır. Avrupa hikayelerinde kahramanlar insanlara yaptıkları kötülüklerden ötürü ejderhalarla savaşmışlar, hikayelerin sonunda ise insanlar bir olup bütün ejderhaları öldürmüşlerdir. Son olarak her şeyin ilk halini efsanelerle anlatan Mitoloji kavramında ise ejderhalar bir görevin sonunda ortaya çıkan ve yenildiği takdirde öğretisini savaşçıya takdim edip bulunduğu bölgeden giden bir kurtarıcı olarak var olmaktadır. Yani, savaşçı, öğreti yolundaki tüm zorlu yolculuklarından geçtikten sonra Tanrıların ardından en büyük güç kabul edilen bilge ejderha ile karşılaşmak zorunda kalır. Çünkü en son görev, onun gözlerinin içine bakarken yanmadan durabilmek ve onun ağzından en kısa sürede doğru cevabı alabilmektir. Daimî sona ulaşabilirsen ejderha yolundan çekilir fakat eğer yanlış bir hareket yaparsan bu senin ejderha tarafından öldürülmene sebep olur! Kısacası ejderhalar biyolojik olarak doğada yer almasalar da efsanevi olarak insanlığa iyiyi, doğruyu ve yanlışı öğretmek için hep var olmuşlardır. Dolayısıyla ejderhalar, olağanüstü efsanelerden başka bir şey değillerdir. Aklında olsun; Efsaneler, öğretme ve ders üstüne kurulu bir olaylar zinciridir ve abartılarak anlatılması gerekmektedir. O nedenle efsanelerde uçan yılanlar sağlığı, mevsim geçişlerinde duyulan çığlıklar rüzgârı temsil etmektedir. Tıpkı her hikâyenin sonunda gökyüzünde güneşle birlikte temsil edilen ejderhalar gibi! Onlar hiçbir zaman var olmasalar da tarihte her zaman insanlıkla birlikte gelişim göstermeye devam etmişlerdir. Fakat yaşasalardı, şu an camdan dışarı bakarken havada zümrüt yeşili kanatlarıyla süzülen bir ejderha görmek elbette çok güzel olurdu! Efsaneler hep sizinle olsun! Onlar bu yolculukta sizin en yakın arkadaşlarınız! #aklındaolsun