Sadeften İnciler (26) - Izdırap скачать в хорошем качестве

Sadeften İnciler (26) - Izdırap

Izdırap ve Izdırar konusunu anlatıyor... İstifade ederdiniz inşallah Allah'ım bana öyle bir gönül ver ki seni görüyor gibi haşyet içinde ürpereyim... Bizim yitirdiğimiz şeylerden birisi de odur. Haşyet, ızdırap yitirildi. Aslında ızdırap ile ızdırar ikizdir. Acaba bana mı takılıyor bunca zamandır arkasında koştuğumuz şey olmuyor. Bu millet Devletler muvazenesinde muvazene unsuru neden olamıyor. Bunun ızdırabıyla deli gibi kalkıp koridorlarda koşan insanlar inşallah içinizde vardır. Neden gözümüzün içine baktıramıyoruz. Neden kararlar alınırken bize sorulmuyor dünyada Biz o devleti aliye'nin evlatları değil miyiz. Biz Muhiddin Arabî'nin Şecere i Numaniyesinde destanlaşan millet değil miyiz. O ruh ve mana kökleriyle ne söğütler yetişir... Izdırap ve ızdırar ikiz bunlar... Izdırar sebeplerin tamamen sükut etmesi demek, çaresiz kalma, kendini kuyu dibinde hissetme... Bazen kuyu dibinde olduğunun farkında da olmayabilir. Orada bulunmayı tabii görebilir. Bir millet buna maruz kalmışsa en büyük Allah belasına maruz kalmıştır. Çukur adab ve erkanına alışmış. Bu çukur da bana yeter diyor... Onu hissetse... Ben bir çukurdayım... Tepeden tırnağa yara bere içinde bitab düşmüşüm. Tüm sebepler sükut etmiş. İşte o zaman müsebbibül esbaba iltica eder... İşte bu ızdırar... Izdırap samimi bir duadır. Izdırar'ın kardeşi, ikizi... Efendimiz hem tadil hem tebcil edilir ızdırabından dolayı... Neredeyse kendini öldüreceksin, insanlar inanmıyorlar diye... Onun ızdırabı buydu... Onun Hira Sultanlığına çekilmesi bu yüzdendir. Mai barid Allah'ın büyük bir nimeti. (Soğuk su) Tahannüs sözüyle ifade eder, içini cenabı Hakka dökme. Bir yönüyle halvet diyebilirsiniz... Halvet sonrası celvet ufkuna yürümüş evliyalar... O ufka insanları taşımaya çalışmışlar... Hira Sultanlığında kutsal halvet... O ızdırap gönlünün vahiyle dolmasına netice veriyor. Burada ızdırar yok gördüğünüz gibi. Belki insanları kurtarma noktasında belki bir ızdırar olabilir. Hz. Hatice ile Hz. Ali bu ızdıraba eşlik ediyorlardır. Asıl fazilet odur ki vazifeyi yapıp gitmek... Izdırar ve ızdırap bizim yitirdiğimiz şeyler... Soyumuz bunu yaşamıştır. Cephelerde şehid olmuştur. Murat Hüdavendigar'ın son sözü "attan inmeyesünüz" olmuştur. Yani elinizde meşale dünyanın dört bir tarafına koşun. Mumu sönmüş insanlara ışık yetiştirin... Maddi kılıç kınına girince medenilere galebe ikna iledir düsturu ile ilerledi. Akıllarına hitap ederek nöronlarına girerek kortekslere her gün bir dosya yerleştirerek onlarda yukarılara doğru bir mahiyet değişikliği sergiletme, onlara manevi bir mutasyon yaşatma... Yeriniz burası değil cismaniyet hayvanîyet değil buradan çıkıp kalp ve ruhun hayatını yaşamanız lazım. O sultanların koskocaman bir coğrafyada at üzerinde nasıl bir sulh adacığı haline getirmişler. Herhalde ızdırapsız olmaz. Kanuni'nin bir günlük ızdırabını bu kitmire verseniz kaldıramaz ölür oracıkta... Öyle bir ızdırapla akşamdan sabaha sabahtan akşama nasıl yapsak diye düşünürdü... Hususiyle alem-i İslam'ın gözümüze baktığı bir dönemde hiçbir şey yapamama derleyip toparlanamama öyle bir ızdırap kaynağı ki... Belki buna hayret ederler fazla değil mi bu? Acaba neden pis pis ağlıyorlar diye sorana hayretle Acaba bu neden ağlamıyor. Kalbinde zerre kadar ızdırap olsa sen de öyle yapacaksın. Davudun sesine ses katacaksın ki ondan Süleymanlık çıksın. Kendime dertli diyemem dertsiz dersem yalan olur. Tam dertli olsam ölmem lazımdı. Ölmediğime göre tam dertli değilim