• ClipSaver
  • dtub.ru
ClipSaver
Русские видео
  • Смешные видео
  • Приколы
  • Обзоры
  • Новости
  • Тесты
  • Спорт
  • Любовь
  • Музыка
  • Разное
Сейчас в тренде
  • Фейгин лайф
  • Три кота
  • Самвел адамян
  • А4 ютуб
  • скачать бит
  • гитара с нуля
Иностранные видео
  • Funny Babies
  • Funny Sports
  • Funny Animals
  • Funny Pranks
  • Funny Magic
  • Funny Vines
  • Funny Virals
  • Funny K-Pop

(217) Hutbe-i Şamiye (29) Sh 492 | Vâizlerimiz âlim-i muhakkik olmalı, ta isbat ve ikna‘ etsinler скачать в хорошем качестве

(217) Hutbe-i Şamiye (29) Sh 492 | Vâizlerimiz âlim-i muhakkik olmalı, ta isbat ve ikna‘ etsinler 2 года назад

скачать видео

скачать mp3

скачать mp4

поделиться

телефон с камерой

телефон с видео

бесплатно

загрузить,

Не удается загрузить Youtube-плеер. Проверьте блокировку Youtube в вашей сети.
Повторяем попытку...
(217) Hutbe-i Şamiye (29) Sh 492 | Vâizlerimiz  âlim-i muhakkik olmalı, ta isbat ve ikna‘ etsinler
  • Поделиться ВК
  • Поделиться в ОК
  •  
  •  


Скачать видео с ютуб по ссылке или смотреть без блокировок на сайте: (217) Hutbe-i Şamiye (29) Sh 492 | Vâizlerimiz âlim-i muhakkik olmalı, ta isbat ve ikna‘ etsinler в качестве 4k

У нас вы можете посмотреть бесплатно (217) Hutbe-i Şamiye (29) Sh 492 | Vâizlerimiz âlim-i muhakkik olmalı, ta isbat ve ikna‘ etsinler или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:

  • Информация по загрузке:

Скачать mp3 с ютуба отдельным файлом. Бесплатный рингтон (217) Hutbe-i Şamiye (29) Sh 492 | Vâizlerimiz âlim-i muhakkik olmalı, ta isbat ve ikna‘ etsinler в формате MP3:


Если кнопки скачивания не загрузились НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru



(217) Hutbe-i Şamiye (29) Sh 492 | Vâizlerimiz âlim-i muhakkik olmalı, ta isbat ve ikna‘ etsinler

217 Mektubat Mecmuası el-Hutbetü'ş-Şâmiye Tercümesi, Sayfa 492, 493, 494 (Mektubat Mecmuası Osmanlıca Orijinal Nüsha, Hayrat Neşriyat) AvAliKurt ile Mektubat derslerini yayınladığımız bu kanal dışında, Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler Mecmuası derslerini de yeni kanalımız olan "Risale-i Nur Dersleri Ali KURT" adresine abone olarak takip edebilirsiniz. İrademiz dışındaki YouTube reklamları nedeniyle arzu eden kardeşlerimiz Premium üyeliğine geçerek dersleri reklamsız olarak izleyebilirler.    / @risale-inurdersleriavalikurt   Beşinci Hakîkat: Zaman-ı sâbıkta revâbıt-ı ictimâ‘ ve levâzım-ı taayyüş ve fevâid-i medeniyet o kadar tekessür ve teşa‘ub etmediğinden, bazı kalîl adamların fikri, devletin idaresine yarı kâfî gibi idi. Ama bu zamanda revâbıt-ı ictimâ‘ o kadar tekessür etmiş ve levâzım-ı taayyüş o derece taaddüd etmiş ve semerât-ı medeniyet o kadar tefennün etmiş ki, ancak yalnız kalb-i millet hükmünde olan meclis-i meb‘ûsân ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i şer‘î ve seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i efkâr o devleti taşıyabilir. Ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakîkate misâl, eski hükûmet-i müstebide ve yeni hükûmet-i meşrûtadır. Üçüncü hakîkatin bana verdiği vazîfe ile ve hürriyetin fermân-ı me’zûniyetiyle “Üç Şey” ihtâr ediyorum: Birincisi: Bir cisim, birden zerrâttan tahallül ve yeni zerrâttan teşekkül eylemesi muhâl olacağından, cism-i devletin birden me’mûrîni ref‘ ve yenilerini ikāme eylemesi, muhâl olmasa da müteazzirdir. Binâenaleyh isti‘dâdı habîs ve kābil-i ıslah olmayan adamları zaten cism-i devlet def‘-i tabîî ile ifrâz edecektir. Ama kābil-i ıslah olanlar, zaten güneş garbdan tulû‘ etmediğinden, tevbenin kapısı açıktır. Bunların tecrübelerinden istifâde etmeli. Bunların yerini dolduracak kırk sene lâzım. Yoksa umum aleyhinde idâre-i lisân ve terzîl etmek, bu şânlı olan ittihâd-ı milleti bozulmuş bazı efkâr ve ahlâklarına binâen bir hastalığa hedef edecektir. SAYFA 493 İkincisi: Ben Kürdistan dağlarında büyümüş idim. Merkez-i hilâfeti güzel tahayyül ediyordum. Vaktâ ki bundan yedi, sekiz ay mukaddem Dersaadet’e geldim. Gördüm ki, İstanbul, tevahhuş ve tenâfür-ü kulûb sebebiyle medenî libâsı giymiş vahşi bir adama benzerdi. Şimdi ittihâd-ı millî sebebiyle medenî adam, fakat yarı medenî, yarı vahşi libâsında bize arz-ı dîdâr ediyor. Evvel Kürdistan'da fenâlığın sebebi, Kürdistan uzvu hastalanmış zannediyordum. Vaktâ ki hasta olan İstanbul’u gördüm, nabzını tuttum, teşrîh ettim. Anladım ki, kalbindeki hastalıktır, her tarafa sirâyet eder. Tedâvisine çalıştım. Bir dîvânelikle taltîf edildim. Hem de gördüm ki, medeniyet-i hakîkiyeyi teşkîl eyleyen İslâmiyet, maddî cihetinde medeniyet-i hâzıradan geri kalmış. Güya İslâmiyet, sû’-i ahlâkımızdan darılmış. Mâzî tarafına dönüp gidiyor. Zaman-ı saadete bizi şikâyet edecektir. Bunun en büyük sebebi, istibdâddan sonra, mürşid-i umûmî üç büyük şu‘benin ki, cümlenin maksûdu bir, ama rivâyet muhtelif veyahud عِبَارَاتُنَا شَتّٰي وَحُسْنُكَ وَاحِدٌ وَكُلٌّ اِلٰي ذَاكَ الْجَمَالِ يُش۪يرُ beytinin mâsadakı olan ehl-i medrese ve ehl-i mekteb ve ehl-i tekkenin tebâyün-ü efkâr ve tehâlüf-ü meşâribidir. Bu tebâyün-ü efkâr, ahlâk-ı İslâmiyenin esasını sarsmış, ittihâd-ı milleti çatallaştırmış, terakkıyât-ı medeniyeden geri bırakmıştır. Zîrâ biri ifrât ile diğerini tekfîr ve tadlîl ediyor. Öteki tefrît ile onu techîl ve gayr-i mu‘temed addediyor. Bunun çaresi, tevhîd ile ve efkârlarının mâbeyninde te’yîd ile münâsebet ile musâlahadır. Tâ i‘tidâl noktasında musâfaha ile birleşmeli ki, âheng-i terakkîyi ihlâl etmesinler. Üçüncüsü: Ben vâizleri dinledim. Nasihatleri bana te’sîr etmedi. Düşündüm, kasâvet-i kalbimden başka “Üç Sebeb” buldum. Birincisi: Zaman-ı hâzırayı zaman-ı sâlifeye kıyâs ederek, yalnız tasvîr-i müddeâyı parlak ve mübâlağalı gösteriyorlar. Te’sîr ettirmek için isbât-ı müddeâ ve müteharrî-i hakîkati iknâ‘ lâzım iken, ihmâl ediyorlar. İkincisi: Bir şeyi terğîb veya terhîb etmekle, ondan daha mühim şeyi tenzîl edeceklerinden, muvâzene-i şerîatı muhâfaza etmiyorlar. Üçüncüsü: Belâgatin muktezâsı olan hâle mutâbık, yani ilcâât-ı zamana muvâfık, yani teşhîs-i illete münâsib söz söylemezler. Güya insanları eski zaman köşelerine çekiyorlar, sonra konuşuyorlar. SAYFA 494 Hâsıl-ı kelâm: Büyük vâizlerimiz hem âlim-i muhakkik olmalı, tâ isbat ve iknâ‘ etsin. Hem hakîm-i müdakkik olmalı, tâ muvâzene-i şerîatı bozmasın. Hem belîğ-i mukni‘ olmalı, tâ muktezâ-yı hâl ve ilcâât-ı zamana muvâfık söz söylesin. Ve mîzân-ı şerîatla tartsın. Ve böyle olmaları da şarttır. Yaşasın şerîat-ı garrâ! Yaşasın adâlet-i İlâhiye! Yaşasın ittihâd-ı millî! Ölsün ihtilâf! Yaşasın muhabbet-i millî! Gebersin ağrâz-ı şahsiye ve fikr-i intikam! Yaşasın şecâat-i mücessem askerler! Yaşasın satvet-i müşahhas ordular! Yaşasın akıl ve tedbîr-i mücessem dindâr cem‘iyet-i ahrâr ve Nûr Talebeleri! (Hâşiye-1) (Hâşiye-2) Saîdü’n-Nûrsî

Comments

Контактный email для правообладателей: [email protected] © 2017 - 2025

Отказ от ответственности - Disclaimer Правообладателям - DMCA Условия использования сайта - TOS



Карта сайта 1 Карта сайта 2 Карта сайта 3 Карта сайта 4 Карта сайта 5