У нас вы можете посмотреть бесплатно Klasik Yönetim Yaklaşımları или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Buhar makinasının keşfinden önce, sanayide istifade edilen enerji kaynağı su ve rüzgâr gücü idi. 18. yüzyılın ikinci yarısında güç kaynaklarına buhar enerjisi de eklendi. Birinci Sanayi Devrimi’nin en önemli sektörlerinden biri olan tekstilde John Kay’ın 1733 de bulduğu ve uçan mekik olarak adlandırıldığı icadı ile dokuma tezgâhlarına hızlılık getirildi. Daha hızlı çalışan bu tezgâhlarda üretim arttıkça ipliğe olan ihtiyaç da bir o kadar arttı. Bu ihtiyacın giderilmesi adına beklenen adım 1766’da Hargreaves’dan geldi ve iplik eğirme makinasını yaptı. Sorasında su gücü ile çalışan eğirme tezgâhı 1769 yılında Richard Arkwright tarafından bulundu ve 1789 da Samuel Crompton “Eğirme Katırı” olarak adlandırılan bir tezgâh ortaya çıkardı.1785 de sektörün ilerlemesine en önemli katkılardan biri su gücü ile çalışan dokuma tezgâhı ile Edmund Cartwright’dan geldi (Günay, 2002, s. 13). 18. yüzyılın sonlarına doğru James Watt’ın buhar gücü ile çalışan makineleri icat etmesi birçok alanda yeni oluşumları ortaya çıkarmakla birlikte bazı olguları da ortadan kaldırmıştır. Örneğin; işçi sınıfının türemesi, kentleşme, tarımın eski değerini kaybetmesi, modern toplumun ortaya çıkması, sendikalaşma, teknolojik yeniliklerin meydana gelmesi, buhar gücü ile çalışan ulaşım araçlarının ortaya çıkması ile ulaşımın kolaylaşması ve uzak ülkeler ile ticaretin artması bunlardan birkaçıdır (Öztuna , 2017, s.21). Birinci Sanayi Devrimi 1760’dan 1840’lara kadar devam etti ve bu tarihler arasında artık kas gücü yerini mekanik güce devretti (Schwab, 2016, s. 15). Birinci Sanayi Devrimi ile tarımın önemini kaybetmesi ve fabrikalarda çalıştırılmak üzere ortaya çıkan yoğun işçi talebi ile çok yüksek rakamlara ulaşan kentsel nüfus, kitlesel üretim ve fabrikalardaki çalışma şartları ve insanları yönetebilmek adına ortaya konulan yöntemler her geçen gün yeni bir insan tipini yaratıyordu. Bu nedenle işgücü, tarımda sahip olduğu çalışma koşullarını ve alışkanlıklarını terk etmek zorunda kalıp sanayi sektörüne doğru kayma göstermişti (Erdem, 2005, s. 544). Üretim süreçlerini standartlaştırmak amacıyla ortaya çıkarılan bilimsel yöntemler, bu yöntemlerin doğruluğunu tespit etmek amacıyla yapılan deneyler o dönemin insanlarını adeta yalnızlaştıran ve hareketlerini robotlaştırılan rasyonel bireyi ortaya koyuyordu. Dönem içerisinde yaşayan modern bireyin tüm hayatı zaman odaklı olmalı ve verimliliği arttırmak uğruna makineleştirilmeliydi. Dönemin bilimsel yönetim anlayışını ortaya koyan Taylor’a göre “İnsan” işçi olarak geçmiş öğretilerine ve alışkanlıklarına göre hareket etme potansiyeli yüksek ve bu nedenle birçok hata yapabilme olasılığına sahip, verimliliği düşüren bir girdi olarak görülmekte idi. Bu nedenle de bahsi geçen ihtimalleri ortadan kaldırmak adına işçiyi makineleştirmekten başka bir çare yoktu (Talu, 2010, ss. 142-143). Böylece işçiler artık bütün gün sadece üretim ortamında ona verilen basit bir görevi yerine getiren ve yalnızlaştırılan bir unsur olmuştu. Bu videolar doktora yeterlilikte ders notu olarak kullandığım bilgileri içermekte olup alanda çalışma yapan arkadaşların bilgiye ulaşmasını kolaylaştırmak adına hazırlanmıştır. #phd #yükseklisans #akademi #doktora #master #lisansüstü #phdinterview #phdlife #phd_entrance #phdinterview #işletme #kuram