У нас вы можете посмотреть бесплатно Alakır Çayı Öyküsü Su Kaynakları Çıkış Noktaları Muhteşem Doğa Yaşamı Antalya или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
ISBN 978-605-88104-0-2 Alakır Çayı Öyküsü Su Kaynakları Çıkış Noktaları Muhteşem Doğa Yaşamı Antalya Alakır'ın Sesi Alakır'ı Tanıyalım Antalya körfezi ile Fethiye körfezi arasındaki yarımada Teke yarımadasıdır. Antalya’nın hemen batısından başlayıp yarımadanın ucuna kadar inen Bey dağları ile aynı hizadan başlayıp bu dağlara paralel inen Akdağlar’ın arasındaki geniş vadidir, Alakır vadisi. Muhteşem doğaya sahip Alakır vadisi, adını, kışın eriyen karların, yağmurların suyunu emen dağlardan inen suları tüm yeşilin tonları ile süsleyerek, denize döken Alakır çayından alır. Alakır havzasında, kış mevsimi sona erdiğinde, vadinin en kuzey noktasında bulunan İmecik yaylasında karlar erimeye başladı mı önünü kim tutar? Coşar daaa coşar!. Ama öyle bakmayın, asıl kaynağını Kızlar Sivrisinin vadiye bakan yanındaki Karaağaç suyundan alır. Sonra yavaaaş yavaş aşağıya dökülüüür gelir. Taaa, Teke dağının hediye ettiği yeni su kaynaklarına kadar... Teke dağının, başladığı yerden çıkan Killisin deresini, Gödene’den çıkan Çarşaklı Çaltı deresini, Akdağlardan çıkıp gelen Dumlu deresini, Balıkağa deresini bünyesine katan Alakır çayı artık tüm muhteşemliği ile doğaya ve çevresine hayat veriyor. Sonra ne oluyor diye sormayın! Alakır sürprizleri devam ediyor, Karabük’ten, Çayiçi’nden geçip, Dereboğazı denen işlenmiş zümrüt taşı gibi, dar bir vadide bir müddet gittikten sonra Kumluca ovasına iner ve sessizce denize dökülür. Hep derler ya! eskiden bu Alakır ne kadar çok öfkeli, ne kadar çok coşkun bir çaymış! Sonbahar gelip de yağmurlar bir başladı mı, tutabilene aşk olsun! Eski kuşak bilenler, hep ürpertiyle bakarlar Alakır'a! bu çayın Kumluca çukuruna indikten sonra önüne gelen her şeyi nasıl yıkıp dağıttığını, nasıl alıp denize döktüğünü uzuuun uzun anlatırlar. Alakır Barajı inşa edilmeden önce, bu çaydan ya at üstünde ya da Çalka denilen dar boğaza kurulan, vargel üstünden geçilebilirmiş! Alakır vadisinin içi, hayat verdiği çevresi, yeşilin bin bir tonunun sergilendiği, her türden otun, ağacın, çimenin çiçeğin en doğal parfümlerini sıktığı, güzelliği ve kokusu ile insanı sarhoş ettiği bir yerdir. Eskiler hep anlatır, ben de coğrafya araştırmaları ile öğrendim ki, dört mevsimde geyikler, dağ keçileri, Sarıkaya’dan Teke dağına, oradan Akpınar ağzına, daha mı sayayım, Aykırıçay’a akar dururmuş. Hey gidi hey, Alakır'ın kayaları; keklik sesinden, Sulak başları ise, keklik sürüsünden geçilmezmiş. Ama şimdi bir çok bitki ve hayvanın nesli, soyu, insanoğlu tarafından yok edildi. Tarih ve coğrafya araştırmalarımda, insan ilişkilerimde, bu vadinin ağası, koruyucusu, aşığı, yanık sesli Yörüklermiş. Taaa, Nuh zamanından bu yana! Yörük, koyun besler, keçi besler, sığır besler, ille de deve besler. Yörükler hep bu dağların, bu yörenin özellikle de Alakır havzasının, koruyucuları ve bekçileridir. Yörük, dağlara, dağlardaki ağaçlara, ağaçlardaki ve otumsu çiçeklere, börtü böceğe, ota çiçeğe soylu olarak, yürekten bağlıdır. Yörüklerdir ki, bu vadinin içinden çıkan her bir pınarı, her bir kayayı, her bir ağacı sever ve kutsar. Yörük hep seslenir durur! ruhunun ve canının bu doğanın eseri olduğunu, taşın, kayanın, çiçeğin ve de ağacın, hayvanın, böceğin her biriyle ilgili bir çok anısının varlığını hep kuvvetle belli etmiştir. Yörükler, burayı yurt tutmuşlardır. Etle tırnak gibi birbirlerinden hiç ayrılmazlar. Yeni nesil pek bilmese de cemre önce havaya, sonra suyaa, en sonra da toprağa düşer. Toprağa cemre düşüp havalar ısındı mı, bu vadinin içini nice renk ve ses cümbüşü alır. Dağlarda karlar erimeye başladı mı, derelerin rengi yeşilin tonlarına sıvanır, sularını çoğaltarak, çağıl çağıl gümbürtüyle akmaya başlar. Artık, vadinin tabanında ilkbahar bütün haşmetiyle hüküm sürüyor. Önce otlar yeşererek boy gösteriyor, sonra çiçekler, papatyalar, gelincikler, çiğdemler, laleler ve diğerleri... . ----------------------------------- Rehber: Hüseyin Kula Çekim Tarihi: 27.09.2014 Prodüksiyon Yapım Tarihi: 27.09.2014 Video Prodüksiyon Yapım Ve Yönetmeni: Mehmet Sökmen Çekim, Yapım ve Yayın Mehmet SÖKMEN - 0532 5258493 www.mehmetsokmeninyeri.com