У нас вы можете посмотреть бесплатно “My Job is Market Leadership! 70 Years of Experience Reaching World Leadership with FARMASI” или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Hayatımda üç tane iş yaptım, üçünde de pazar lideri oldum. Demek ki benim hayatımdaki en önemli konu okumak değil çalışmakmış, o tarafa doğru eğilimim fazlaymış. Pazarın açık ara lideriyiz. Neredeyse diğer firmaların toplamı bizim kadar ciro ve adet olduğunu düşünüyorum ve en iyi fırsatı da yakaladığımıza inanıyorum. Ben 8 Mart 1961’de Moda’da doğdum. Bir doktor babanın ve ev hanımı bir annenin oğluyum. Babam Dr. Cevdet Tuna, annem Emel Tuna. İlkokulu Maçka İlkokulu’nda okudum ve beş yıl çok yaramazlık yapıp çok ceza aldım. Çok haylaz bir talebeydim. Orta mektepte Işık Lisesi’ne gittim. Oradan Eseniş Lisesi’ne geçtim, orayı da bitirdim. Okuma yıllarımda aynı zamanda serbest ticaret de yaptım. Babam Almanya’da Goethe Tıp Fakültesi’nde doktor oldu, tıbbı bitirdi, Türkiye’ye geldi, arkadaşlarıyla beraber. Hepsi birer ilaç fabrikası kurdular. 16-17 bin eczane vardı Türkiye’de. Bunların çoğu ile de ahbaplığı, arkadaşlığı olduğundan pazara daha hızlı girmemiz mümkün oldu, öncü firma olduk ve 15-16 bin eczaneye direkt satışa başladık. Neredeyse bunların 7-8 bin tanesini isim isim tanırım, bilirim. Aşağı yukarı 40 yıldır hizmet veriyorum çünkü işe 7 yaşımda başladım. 7 yaşımda bir fiil işe gitmeye başladım. Bu arada satış ekibi, internet, cep telefonu vb. böyle şeyler hiç olmadığı için biz eczanelere sipariş almaya ya da doktorlara tanıtmaya, arabaya biner giderdik babamla beraber. Elimizdeki ve beynimizdeki olabilecek tecrübeleri yeni nesle aktarmak istiyorum. Bugün itibariyle ben, Dr. Cevdet Tuna’nın oğluyum, ondan bazı şeyleri öğrendim ama bu kurguyu kendim yaptım. İkinci nesil olarak kendim devam ettim, üçüncü nesle de geçirdik işi. Birinci kuşak, ikinci kuşak ben, üçüncü kuşak çocuklarımız. Benim Emre Tuna ve Sinan Tuna adında iki tane oğlum var. Üniversitelerini İngiltere’de, Amerika’da bitirdiler. Emre Tuna Amerika’ya bakıyor, çok başarılı. Sinan Tuna da Meksika’ya bakıyor, o da İngiltere’den mezun. Avrupa’daki işleri de aralında pay edip, müdürleriyle beraber götürüyorlar. Ben de hem fabrikanın üretimine hem yatırımına hem stratejik olaylarına imza atıyorum. Bu arada benim eşim Özlem Tuna. Evliliğimizin süresi 30-31 yıl. Bu süre içerisinde, gerçekten hem çocukların yetiştirilmesinde hem de bizim başarılı olmamızda büyük pay sahibidir. Vallahi benim gördüğüm kadarıyla başarı mutlaka detaydan geçiyor, detayına dikkat etmezseniz o yaptığınız bütün yatırım, enerjiği, para, maliyet emek hepsi sonunda orada görülen bir yamuk yanmış, kırık çıkık şeylerden dolayı bitiyor. Sabah üretim yapıldıktan sonra bütün hatlardan çıkan bir numaralı ürünler benim masama gelir, tek tek bunların üstüne, içine dışına, her şeyine bakarım, içinden üç beş tane alır evimde denerim. Her şey robotlarla, hiç insan eli değmiyor. Gördüğünüz gibi arkadaşımız sadece gözüyle bakıyor problem var mı diye. Bugünkü problem, yüz binlerce üretimden bu kadar çıkmış, onları da arkadaşımız ayıklamış. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde aynı standardı korumaya çalışıyoruz. Bu detayları sıkı tuttuğumuz ve dikkat ettiğimiz sürece de ürünlerde ve marka payında başarılı bir duruma geliyoruz. Tüm dünyada, şu anda 2500-3000 maaşlı, sigortalı çalışanımız var. Bunların da yarısı yurtdışında ikamet ediyor. Ülke müdürlerimizi ve depo müdürlerimizi Türk seçeriz ve gittiği ülkelerdeki lisanların konuşulması yönünde de kurslara göndeririz. Bunların bizlere, Türkiye’ye olan avantajını da ayakta tutmaya çalışıyoruz açıkçası. Fabrikamıza biz Farmasi City diyoruz çünkü burası 270.000 metrekare alanda kurulmuş büyük bir arazi içerisinde. 17-18 tane binası mevcut. İçinde oteli dahi var. Bu gördüğünüz salon gibi 9-10 tane de seminer salonu var. Ben bir de hayvanları çok severim. Burada 3-4 tane kurt köpeklerim, evimde bir tane pekinez şivavam var. Onlarla yaşamayı ve boş vakitlerimde onlarla oynamayı çok severim ve benim bütün yorgunluğumu da onlar atar. Bu firma öyle bir firma ki, 365 gün çalışır, gece gündüz çalışır, bütün hatlar gerektiği kadar çalışır ve günü gününe de ihracatını yapar. Burası da 10.000 metrekarelik operasyon deposu. Bu deponun aynısı dünyanın 9-10 tane ülkesinde var. Gördüğünüz gibi tam otomasyonla çalışıyor, çok az insan var içeride. Her şey kendi kendine, bilgisayarlar ve çipler vasıtasıyla okunuyor. Her gün ortalama 13-14 tane kamyon Türkiye’nin geneline bu malları sevkediyor. Burada günde 1000 ton üretim yapılıyor. 1000 ton, kozmetikte dev bir rakam. Biz on sene sonrasının teknolojisini ve tonajlarını kurmak için bu büyük yatırımı yaptık. Burada gördükleriniz üretim ve imalatlar, bir de dışarı da duran ayrıca ham madde tankları var, yeraltı sularımız var, başka bütük ham madde tanklarımız var. Biz tamamen gördüklerimizi kafamıza beynimize yazdık, beğendiklerimizden örnekler aldık, o örnekleri geliştirerek bu duruma geldik. Bu işin sihri, vaktinizi ve nakdinizi evinizle işinize ayırmanızdan geçiyor.