У нас вы можете посмотреть бесплатно (02.03.2025 ) SULTAN ŞEYH SEYYİD MUHAMMED SAKİ ELHÜSEYNİ TOPLANTI ! или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
𝗬𝗢𝗨𝗧𝗨𝗕𝗘 𝗘𝗗𝗘𝗣 𝗗𝗘𝗥𝗚𝗔𝗛𝗜 𝗞𝗔𝗡𝗔𝗟𝗜𝗡𝗔 𝗛𝗔𝗬𝗜𝗥𝗟𝗔 𝗚𝗘𝗟𝗗𝗜̇𝗡𝗜̇𝗭 MENZİL KÖYÜ ESKİ GÖRÜNTÜLER : • MENZİL KÖYÜ ESKİ GÖRÜNTÜLER ! MENZİL TOPLANTI ( DİVAN'DA) 27.10.2024 : • MENZİL TOPLANTI ( DİVAN'DA) 27.10.2024 Abdülhalik-ı Gucdüvani (ks) ve ondan sonra gelen büyükler, manevi terbiye ve kalbi zikir halinde tutma usullerini on bir temel prensipte ortaya koymuşlardır. Bu prensipler her müslüman için hedef ahlaklardır. Bütün Hak yolcuları için lazım olan usullerdir. Bu usullerle elde edilen manevi uyanıklık zikrin meyvesidir, güzel terbiyenin sonucudur. Bunları uygulayan kimse, her halde zikri emreden ayetlerin muradını anlamış ve müjdelerine ulaşmış olur. Böylece halk içinde Hak ile olma haline ulaşır. Bu usuller şunlardır: Vukuf-i Zamani Manası, yaşanan her anın farkında olmaktır. Hak yolcusu, her anını kontrol etmelidir. O vakit içinde kendisine gereken en hayırlı amelin ne olduğunu bilmeli ve o ameli yapmalıdır. Vakitlerini bir çeşit zikir ile geçirmeye çalışmalıdır. Nefsinin davranışlarını kontrol etmelidir. Eğer yaptıkları hayırlı ve güzel amelse, buna şükretmelidir. Şükür bir zikirdir. Kötü, çirkin ve haram işlere bulaşmışsa hemen tövbe ve istiğfara sarılmalıdır. İstiğfar da bir zikirdir. Geçmişteki noksanlıklarını gidermek için çalışmalıdır. Ayrıca nefes alıp verirken kalbinin durumuna da bakmalıdır. Nefeslerin zikir ve huzur içinde mi yoksa gaflet içinde mi çıktığına dikkat etmelidir. Arifler buna sahv yani manevi uyanıklık hali derler. Hak yolcusu kendisinin devamlı yüce Allah’ın nazarı ve kontrolü altında bulunduğunu düşünmelidir. Her an Cenab-ı Hakk’a gittiğini, ölüme yaklaştığını bilmelidir. Gafletten uyanmaya çalışmalıdır. Şayet uyanamıyorsa, bir gün muhakkak uyanacağını bilmelidir. Vukuf-i Adedi Manası, çektiği zikrin farkında olup adedi korumaktır. Hak yolcusu zikrin sayısına dikkat etmelidir. Zikri, öğretilen edebe uygun yapmalıdır. Sayıyı korumakla birlikte, asıl olarak kalp huzuruna dikkat etmelidir. Kalbi zikirde toplamalıdır. Özellikle “la ilahe illallah” zikrini çekerken nefsini ve yüce Allah’tan başka bütün varlıkları unutmalı, onları aradan çıkarmalı, zikrin tadına ulaşmaya çalışmalıdır. Zikir esnasında kendini aşarak ilahi cezbeye ulaşmalıdır. Bu aşk ve cezbe, manevi ilimlerin ilk basamağıdır. Vukuf-i Kalbi Manası, kalbi zikirde toplamak ve bütünüyle zikrettiği varlığa bağlanmaktır. Hak yolcusu, zikir esnasında yüce Allah ile tam bir huzur halini elde etmeye çalışmalıdır. Öyle ki kalbinde O’ndan başka hiçbir varlığa bir meyil ve muhabbeti kalmamalıdır. Kalbin içinde dolaşan dünyevi fikirlere mani olmalıdır. Zikrin sırrına ve şuuruna ulaşmalıdır. Devamlı kalbe ve içindeki sevgiliye yönelmelidir. Şah-ı Nakşibend (ks), kalbi zikirde toplamayı ve onu zikrini yaptığı Cenab-ı Hakk’a bağlamayı, sayı ile uğraşmaktan daha önemli ve gerekli görmüştür. Nazar Ber-Kadem Manası, gözün ayağın üzerinde olmasıdır. Hak yolcusu, yürürken devamlı önüne bakmalıdır. Hep kendi işi ile meşgul olmalıdır. Gözünü haramdan ve kalbini karıştıracak şeylerden korumalıdır. Kendisini ilgilendirmeyen şeylere takılmamalıdır. Gözünü korumayanın gönlü karışık olur. “Bu yolda ciddi olmayan kimseden ciddi işler çıkmaz” denmiştir. Hak yolcusunun gözünde tek hedefi olmalı, kalbini o hedefte toplamalı ve girdiği yolda bütün gayretini kullanmalıdır. Allah’tan gayri şeylere iltifat etmemelidir. Hedefine koşarak giden bir kimsenin devamlı önüne bakması gerekir. Yoksa ayağı sürçer, yere düşer. Ayrıca Hak yolcusunun sözü ile işi bir olmalıdır. İçinde bulunduğu hale uygun konuşmalı ve davranmalıdır. Ehli olmadığı, bilmediği, tatmadığı hallerden ve ilimlerden bahsetmemeli, onu kendisine mal etmemelidir. Halini ve haddini bilmelidir. İmam-ı Rabbani (ks) der ki: “Nazar ber-kadem, Hak yolcusunun gözü ayağını ileri geçmez şeklinde anlaşılmamalıdır. Bu anlayış vakıaya aykırıdır. Bundan anlaşılması gereken şudur: Göz devamlı ileri bakmalı, ayak da onu takip etmelidir. Çünkü yüksek makamlara önce göz dikilir, sonra adım atılır. İnsan gözünü yükseklere dikmeli ki, gayretini ona göre kullansın.” Hak yolcusu kendinden ileri gidenleri örnek almalıdır. Zayıf ve geride kalanlara bakıp haline şükretmeli, ayrıca onlara şefkat gösterip yardım etmelidir. Bir de mümin mütevazi olmalı, kibir ve çalım içinde yürümemelidir. Sünnete uymalı, önüne bakmalı, gereksiz bakışları ile kimseyi rahatsız etmemelidir. Huş Der-Dem Manası, her nefes alışverişte uyanık bulunmak, gaflette olmamaktır. Hak yolcusu her nefesini Allah ile huzur ve uyanıklık içinde alıp vermelidir. Bütün vakitlerini bir çeşit ibadet ve taat içinde geçirmelidir. Çünkü Allah’ın zikri ve itaati içinde geçen her nefesle kul yüce Allah’a bağlanmış olur ve böyle nefesler diridir, canlıdır, tatlıdır, feyizlidir. Gafletle çıkan ve isyanda harcanan bütün nefesler ölüdür, feyizsizdir, nursuzdur, tatsızdır. Gaflet anında insan Rabb’iyle kalbinin bağını kesmiş olur.