У нас вы можете посмотреть бесплатно 28. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası: или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
22-28 Haziran 2020 tarihlerinde gerçekleştireceğimiz 28. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın temasını açıklıyoruz: ”ben neredeyim”. 2020 yılı kimimizin birbiriyle mesafesinin arttığı, kimimizin de kendisiyle mesafesinin azaldığı bir yıl oldu, oluyor. Ve bizler, türlü türlü krize ve damgalanmaya alışkın lubunyalar olarak tam gaz bir araya geliyor, örgütleniyor, şarkı söylüyor, sexting yapıyor, gullüm alıkıyor, varlığımızı ve bir aradalığımızı kutluyor ve diyoruz ki: “BEN NEREDEYİM”. Yönelimler, kimlikler, performanslar ve oluşlar nehrinde yıkanarak temaşa eden ya da nehre hiç girmeyip güneşlenen lubunyalar olarak diyoruz ki, bu nehirde, bu şehirde “ben neredeyim”. Salgında hayatlarını heteroseksizmle çevrili atanmış aile evlerine sığdıramayanlar, güvencesiz ve sömürüye dayalı işlerde çalıştırılan, salgında işinden olan, beldesiz kalan gacılar; özgürlükleri derdest edilmiş, virüse serbest, insana yasak sınırlarda daha güvenli bir hayat özlemindeki LGBTİ+’lar olarak soruyoruz: “ben neredeyim”. Rujları sürdük, ojeler tamam; straponlar belde, bıyıklar yaman; kimimiz kıllı kimimiz parlak, kimimiz nonoş kimimiz godoş... Maskeler çeşitli… Her gün gibi bugünlerde de... gökte gördük köprüyü, rengi yedi türlüyü! ------- en kötü alışkanlığım alışmak akmaya, adapte olmaya. pencere arasından sızıp, farklı ekran ışıklarıyla aydınlanmış suretlere düşüyorum aynı görüntüye bakıyorlar, çizgilerle birbirinden ayrılmış, ekrandaki kutucuklara sığdırdığım ve düştüğüm bambaşka suretler içlerinde, ev dedikleri bambaşka yerlerdeler hepsi... ben neredeyim? koskocaman yüksek bir binanın 28. katındayım bu kez. beyaz saçları, mavi âmâ gözleri, but tutar bir lubunya... şirkette sosyalleşebildiği anlarda ibne torunundan bahsediyor, pür dikkat dinliyor tüm iş arkadaşlarının tepkisini. güven duyduğu birisini arıyor kulakları; ki açılabilsin. “torunum yok evlenmedim ve hikayedeki ibne benim.” ben neredeyim, kimi duvarlı kimi duvarsız, her harfin tipi farklı kodeslerinde. bir gün ibne bir gün dönme bir erkek wc bir kadın wc havalandırma saatinin belalı barbisi, persona non grata abisi... yaylalara çıkmış bazı insanlar kiminin ellerinde çapalar, kiminin kitaplar yeniden başlamak için doğadalar. ben neredeyim? her daim kot giyerim kıvrım kıvrım... yapışkan. latex sıyrıldıkça deriden, ulaşıyorum, tene düşüyorum. bu ten kendini adlandırmıyor, sadece var oluyor. tıpkı yan sokaktaki anaokulunun rengarenk halısının üstünde oyuncaklarla oynayan o çocuk gibi. boğaz sularında, sabaha karşı bayram sokak’taki kahkahalarda gece yarısı caddelerde yankılanan topuklu seslerindeyim. gacılara kapanan kepenklerin tam önünden bir yol uzanıyor, pürtelaş’tan podyumlara oradan hastanelere, mahkemelere bir sokakta değil, tüm kentteyim. günü sonlandırıyorum yine doğarak, masada yarım bir naciye, gecenin beldesi ve yanında telefon. gelen mesaj: “seni çırılçıplak görmek, her yanını inek gibi yalamak istiyorum özgür bir inek gibi!” dünya sıcak, daha da sıcak olacak, kayıkları hazırlayın! sular ve transfeminizm yükseliyor!