У нас вы можете посмотреть бесплатно Melâmîlik: Yanan Mumun Sırrı – Riyanın Gölgesinde Gizlenen Tasavvuf Yolu или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Melâmîlik, İslam tasavvuf geleneğinde en içrek, en sessiz ama en devrimci damarlarından biridir. Görünmeden var olmak, söylenmeden anlatmak, yanarken ışığını saklamak... Bu yolun müridi, kendini göstermemekle övünür; çünkü gösterilen her şey riyaya açıktır. Üçüncü bölümde, “Yanan Mum ve Söylenmeyen Hakikat” anlatısıyla yola çıkarak, Melâmîliğin tarihsel, felsefî ve metafizik derinliklerine iniyoruz. Bir Melâmî dervişin, şehirde halkı etkileyen bir sûfîye yönelttiği şu soru, her şeyi özetler: “Mumun ışığını anlattınız ama hiç yanmayı denediniz mi?” Bu yalnızca bir eleştiri değil, Melâmîliğin varoluş felsefesinin özüdür. Anlatmakla yaşamak arasındaki o derin fark, tam da bu yolun pusulasıdır. Peki, Melâmî kimdir? O, halkın arasında ama onlardan farklıdır. Sıradan görünür, ama içinde daimî bir zikre dalmıştır. İbadetini gizler, övülmekten değil, kınanmaktan medet umar. Çünkü kınama, nefsin oyunlarını bozmanın aracıdır. Melâmî, riya ile savaşırken, en büyük düşmanı kendindedir. Bu sessiz yolun kökeni Horasan ve Maveraünnehir'de, 9. yüzyıl sufîlerinde görülür. Nişâbur’da sistemleşen Melâmîyye hareketi, üç ana dönemde gelişir: Birinci Dönem Melâmîliği (Melâmîyye-i Ulyâ): Tarikatlaşmadan uzak, bireysel bir içrekliğin yolu. İkinci Dönem (Hamzavî Melâmîliği): Hamza Bâlî önderliğinde, Osmanlı coğrafyasında entelektüel bir akıma dönüşür. Üçüncü Dönem (Melâmîyye-i Sâliha): 18. yüzyılda İstanbul'da şekillenen, şehirli sûfîlerin görünmeyen ağı. Melâmîlikte şatahat söylemi özel bir yer tutar. Vecd anlarında söylenen çarpıcı sözler, sadece bir vecd ürünü değil, aynı zamanda bilinçli bir “ters söylem” stratejisidir. “Kâfirim” diyen bir Melâmî, aslında inancını gizlemektedir. Bu, hem toplumun ikiyüzlülüğüne karşı bir ayna, hem de kendi nefsine karşı bir perdedir. Zerdüştlük ve Mitraizm gibi kadim inanç sistemleriyle kurulan ezoterik paralellikler, Melâmîliğin Anadolu'daki kültürel zeminle olan ilişkisini de gözler önüne serer. Gizlilik, içsel dönüşüm ve ışık metaforu, bu kadim geleneklerle derin bağlar kurar. Melâmîliğin özü nedir? Görünmeden hakikati yaşamak, konuşmadan bildirmek, ışığı yanarak saklamaktır. Bu bölüm, yalnızca bir tasavvuf öğretisini değil, insanın iç dünyasındaki en büyük savaşı; benliğiyle, gösterişle, alkışla olan çatışmasını anlatıyor. Melâmî, alkıştan değil, yalnızlıktan beslenir. O yüzden, konuşmaz. Ama susarken bile öğretir. Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: / @orhanoguzyilmaz