У нас вы можете посмотреть бесплатно Zeyn'el - Ey Aşk Eri или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Rezonans Serimizin 4. müzik-videosu yayında. Bu deyişi ‘Merlin’ çalgısı ile çalmayı diliyordum ve Luthier Uğur Keçecioğlu sayesinde bu mümkün oldu. Bu güzel çalgıya yeni perdeler ilave ederek tınısını bana ve türkülere uygun bir hale getirdi. Böylece birlikte yeni bir ‘sound’ üretmiş olduk. Ayrıca, Yunus Emre’nin bu güzel sözlerini, Herman Hesse’nin Bozkırkurdu romanına ve Post-Modern durumu açıklama girişimine çevirmeye çalıştığım bir yazı kaleme aldım, aşağıda. İyi okumalar dilerim.. Söz: Yunus Emre Beste: Anonim Yönetmen: Ahmet Karakaş Kurgu: Mehmet Kürşat Duru Video Yapımcı: ArkheFilm, Ahmet Can Kasap © 2020 - Nana Yapım İngilizce Altyazı: Ahmet Karabey Şarkı Sözler (Lyrics): Ey aşk eri aç gözünü Yeryüzüne eyle nazar Gör bu latif çiçekleri Bezenüben geldi geçer Bunlar böyle bezenüben Dosttan yana uzanuban Sor bir ahir sen onlara Nereyedür seyrüsefer Ne geldiğin gelmekdürü Ne bildiğin bilmekdürü Son durağın ölmekdürü Duymadınsa aşktan eser Youtube'da Abone Olmak İçin: https://bit.ly/39kR8gc Instagram: https://bit.ly/33RA1Be Facebook: https://bit.ly/35p9xZk TikTok: https://bit.ly/3kjRTfO Spotify: https://bit.ly/3m2b0R6 Apple Music: https://apple.co/2QRuV2N Fizy: https://bit.ly/2JkLqAc Deezer: https://bit.ly/2QQ9QFS Post-Modern’i Anlamak: Yunus Emre’den Herman Hesse’ye Yunus Emre’nin de içinde yer aldığı Tasavvuf öğretisi insana ‘insan olma’ nın sorumluluğunu yüklemektedir. Bu inanca göre kişi, kendini keşfedebildikçe Tanrı’ya daha da yaklaşabilecektir. Tasavvuf’daki 'Ben'in bilinmesi, Antik Yunan'dan beri süregelen 'Kendini Bil' (Nosce te ipsum) anlayışını çağrıştırıyor olsa da, bir takım nüans farkları da bulundurmaktadır. Yunus Emre’ye göre ‘Aşk’ insanın Ben’liğini bilebilmesi için elzemdir. İçerisinde aşk yoksa, insanın “Ne bildiği bilmektir, ne geldiği gelmektir.”. Aşktan eser duymayan insanın hakikati bilme olanağı da yoktur. Bu nedenle Anadolu Tasavvuf’unda ‘Kendini Bil’ yerine ‘Kendini Aşkla Bil’ vardır. Aşk, aşuka insan olma sorumluluğunu derin ve çilekeş bir yaşam formunda yükler. İnsan olmanın çileci ve zor bir uğraş olduğunu Batı entelektüel tarihinde de görebiliriz. Bu durumun kaynaklarından biri olarak Hz. İsa kültünün etkili olduğunu söylemek mümkündür. Batı kültürüne göre Hz. İsa tüm günahkarların çilesini çekmiştir ve bu nedenle Hristiyanlıkta, insanın dünyaya günahkar olarak geldiğini ve çile çekerek günahlarından arınması gerektiği üzerine kuruludur. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının doruk noktasına çıkardığı günahkar psikoloji de Batı entellektüelitesini Post-modern’e doğru yönelten önemli etkenlerden biri olmuştur. Post-modernite insanı merkezciliğinden koparmıştır. Bu duruma güzel bir örnek olarak iki savaş arası dönemde kaleme alınmış olan Herman Hesse’nin ‘Bozkırkurdu’ isimli romanındaki H.H. karakterini verebiliriz. Romanın özellikle birinci bölümünde H.H, bir vücutta iki ayrı kişi olarak duyumsar kendini: Bir yanda çileci bir entelektüel, diğer yanda bir bozkırkurdu. Hesse’nin H.H. karakterinde, insanın kötü eylemleri ve vahşi tarafı Bozkırkurdu olarak temsil edilir. Bir bakıma her şeyi ikiye bölerek anlayan ‘modern’ aklın kendine uyarladığı bölünmedir bu. Eserin finaline doğru araya aşk girerek her şeyi dönüştürmek adına dağıtmaktadır. Böylece aşk, H.H.’nin acılarının boyutunu değiştirir, beklemediği bir biçimde yaşamdan zevk almasına vesile olur. Finaldeyse H.H. aynalı bir odada bulur kendini ve aynalar birçok yerden çatlar. Artık insan ve bozkırkurdundan oluşan ikilik görüntüsü değil, sonsuz sayıda bozkırkurdu ve sonsuz sayıda insandan oluşan ‘bir çokluk’ bilinci gelişir H.H.’de. Bu durumu ikiliğin parçalanarak sonsuz sayıda yeni merkezlerin yaratımı ve nihayetinde bir ‘merkesizleşme’ hali olarak anlayabiliriz. Dolayısıyla kurgusu üzerinden değerlendirecek olursak Herman Hesse’nin ölümsüz eseri Bozkırkurdu’nu, yaklaşmakta olan Post-modern düşüncenin bir habercisi olarak sayabiliriz elbette. Post-modern düşünce, kendisinin de talep ettiği üzere çok yönlü bir okumayla anlaşılabilmektedir. Parçalanmaya ve merkezini yitirmeye arzu duyar Post-modern insan. Yalnız, bu yitirme merkezi yok saymak değildir. Varolan sınırı kıran ancak buna karşın birçok yeni sınırlar oluşturan eylem, sınırın kendisini bulanıklaştıracak, muğlaklaştıracak ve sınırın ‘keskin’ anlamıyla oynayacaktır. Daha derin fakat tarifi zor bir Ben ancak böyle dışarı çıkabilecektir. Tıpkı Hesse’nin H.H. karakteri gibi dağılarak, bir olarak, aşk ile… Kaynakça: Hesse, H. (1997). Bozkırkurdu, Kamuran Şipal (Çev.). AFA Yayınları, İstanbul.