У нас вы можете посмотреть бесплатно Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri'nin Ölümsüz Mirası | PENCERE или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Zaman, rüzgârın savurduğu kumlar gibi geçmişi örterken, bazı isimler bu örtünün altına gömülmek yerine, tarih sahnesinde her daim parlamaya devam eder. Fikirleri, eserleri ve bıraktıkları mana mirası zamanı aşarak geleceğe uzanır. İşte bu ölümsüz şahsiyetlerden biri de, ilmin ve irfanın kutup yıldızı Bediüzzaman Said Nursî Hazretleridir. Onun hayatı, yalnızca bir mütefekkirin değil, aynı zamanda zor zamanlarda iman hakikatlerini haykıran bir mücahidin destansı yolculuğudur. 1877’de Bitlis’in Nurs köyünde doğan Said Nursî, genç yaşta olağanüstü ilim aşkı ve harikulade hafızasıyla, medrese eğitimini kısa sürede tamamladı. Bu hali ona “Bediüzzaman” yani “Zamanın Harikası” unvanı verilmesine sebep oldu. Ancak onun farkı, sadece medrese ilimlerinde derinleşmesi değildi; o, fen bilimlerine de yönelerek, din ve bilimin, birbirini tamamlayan hakikatin iki ucu olduğunu gösterdi. Bediüzzaman Hazretleri, İslam âleminin geri kalmışlık sebeplerini sorguladı ve çözüm olarak; ilim, hikmet ve adalet temellerinde yükselen bir eğitim anlayışını teklif etti. Doğu Anadolu’da Medresetü’z-Zehra ismiyle bir ilim merkezi kurma fikri, bu düşüncenin en somut adımıydı. Bu proje, İslamî ilimler ile fen bilimlerini bir arada öğreterek nesilleri yetiştirecek bir modeldi. Ne yazık ki, Birinci Dünya Savaşı bu hayali yarıda bıraktı. Fakat bu fikir, Nur Talebeleri eliyle, ilim halkaları ve Risale-i Nur dersleriyle yaşamaya devam etti ve etmektedir. İstanbul’a geldiğinde Osmanlı’nın çöküş sürecine yakından şahit oldu. Devletin içinde bulunduğu buhranın sebeplerini analiz ederek, İslam toplumlarının uyanışı için hürriyet, adalet ve meşveretin gerekliliğini savundu. O, yalnızca ilim erbabına hitap eden bir âlim değil, siyasetten topluma, eğitimden medeniyete kadar geniş bir alanda fikirleriyle çığır açan, problemlere çözümler sunan bir şahsiyetti. Bediüzzaman, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde bizzat savaşarak vatanı için fiilen mücadele etti. Ruslara esir düşmesine rağmen, esaret yıllarında dahi ilimle meşgul oldu. Ancak Cumhuriyet’in ilk yıllarında dine karşı uygulanan sert tutum, onu sürgünler ve hapislere sürükledi. Eskişehir, Barla, Kastamonu ve Emirdağ gibi şehirlerde zorlu hapis ve sürgün yılları geçirdi; fakat bu yıllar, aynı zamanda Risale-i Nur Külliyatının telif edildiği ve büyük bir iman hareketinin doğduğu dönemler oldu. Risale-i Nur, yalnızca bir tefsir değil, iman hakikatlerini akıl ve kalple mezceden, zihinleri berraklaştıran bir diriliş meşalesidir. Engellemelere, yasaklara ve baskılara rağmen el yazısıyla çoğaltılan eserleri geniş kitlelere ulaştırıldı. Onun sesi mahkemelerde, sürgünlerde ve hapishanelerde susturulmak istendi; fakat aksine, daha geniş kitlelere yayıldı ve Allah gönüllere kabullük verdi. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, hiçbir zaman makam, servet veya şöhret arayışında olmadı. Sunulan bütün cazip teklifleri, ihlası kırmamak için, elinin tersiyle itti. Tek gayesi, İslam’ın nurunu, hakikatin ziyasını insanlara ulaştırmaktı. 1960 yılında vefat ettiğinde, ardında bıraktığı en büyük miras, ümid, eserleri ve iman nuru ile aydınlanmış talebeleri oldu. O, hayatının her safhasında, sünnet-i seniyye ışığında, güzel ahlakın savunucusu ve yaşayıcısı olmuş; imandan alınacak güçle yerli ve milli kalarak insanlığın faydasına hayırlı işler yapmayı gaye edinmiş ve bunu eserleriyle, hayat tarzıyla gelecek nesillere rol-model olarak sunmuştur. Modern dünyada Müslüman kimliğini muhafaza etmenin ve İslami değerler çerçevesinde yaşamanın sırlarını göstermiş, dünya nimetlerinin geçiciliğine dikkat çekerek, esas olanın Allah’ın rızası ve ahiret yurdu olduğunu hatırlatmıştır. Bu doğrultuda istikameti koruyarak, inanç ve ahlak bütünlüğü içinde nasıl yaşanması gerektiğini eserleri ve hayatıyla öğretmiştir. Onun fikirleri, iman ve irfan yolunda yürüyenler için yalnızca bir fener değil, aynı zamanda ahlak ve hikmet dolu bir hayat rehberi olmaya devam edecektir. Bugün Bediüzzaman, geçmişin değil, geleceğin de ufkunu aydınlatan bir hakikat ışığı olarak yol göstermeye devam ediyor. Ruhu şâd, makamı âlî olsun… Videoyu beğenip, kanalımıza abone olarak videolarımızı takip edebilirsiniz. © Hayrat Vakfı 🏠 http://www.hayratvakfi.org 📺 http://www.hayrat.tv 🔊 http://www.hayratmp3.com 🌍 Sosyal Medya hesaplarımız: / hayratvakfi / hayratvakfi / hayratvakfi