У нас вы можете посмотреть бесплатно Evrenin Harikaları Süper Dev Dünyalar Buzul Gezegenler ve Dünya Denen Bir Gezegen - Uzay Belgeseli или скачать в максимальном доступном качестве, которое было загружено на ютуб. Для скачивания выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
#uzaybelgeseli #belgeselizle #derinuzaybelgeseli 2022'nin en yeni derin uzay belgesellerini Türkçe Dublaj olarak Paso Video sizlere sunuyor. Yeni belgesellerin ve uzay belgesellerinin vazgeçilmez kanalı paso video uzay en güzel belgeselleri sizlerin izlenimine sunuyor.. Merak etmiyor musunuz Evrenin Harikalarını Süper Dev Dünyaları Buzul Gezegenleri ve Dünya Denen mavi boncuk Bir Gezegeni yada uzayın o muhteşem endamıyla derinliklerinde neler var, yıldızlar bize ne kadar uzakta, karadelik nasıldır nedir, galaksilerin o muhteşem güzelliğini keşfetmek ve izlemek nasıl bir duygudur, teleskoplar ile baktığımızda uzayda neler görüyoruz. uzayın bütün gizemini yıldızları ve galaksileri uzay hakkında merak ettiklerinizi sizlere Türkçe Dublaj olarak sunuyoruz. Dünya…… bildiğimiz kadarıyla evrendeki ve derin uzaydaki yaşama tek elverişli gezegen. Acaba evrendeki başka dev dünyalar var ve bunlarda da yaşam var mı? Şuan kanıtlanmış değil… Peki hiç bunu düşündükmü düyamızı bu kadar özel kılan ne sanırım bunu iyi düşünmemiz gerekiyor. Ve bunun için dünyamızın ilk oluşuma gitmemiz gerekiyor tabi bunun için 5 milyar yıl öncesine gitmek gerekecek. Sizce bunu başarabilir miyiz. Dünyamızın oluşumunu tam olarak anlayabilmemiz için dünyadaki ilk insanın ayak seslerine gitmemiz lazım. Yada ismini bile bilmediğimiz dev varlıkların ölüm dolu korkunç çığlıklarına belkide milyonlarca yıl önceki ilk canlının gözlerindeki bakışa veya çekirdeği binlerce derece sıcaklıklara ulaşmasına rağmen kabuğu metrelerce buzulla yığlı bir gezegenin geçmişine gitmek gerekiyor. Güneş Sistemi'nin ilk olarak Emanuel Swedenborg tarafından 1734 yılında öne sürülen, daha sonra Immanuel Kant tarafından 1755 yılında genişletilen bulutsu varsayıma uygun olarak oluştuğuna inanılmaktadır. Bu teoriye göre Güneş Sistemi 4,6 milyar yıl önce dev bir moleküler bulutun çökmesi sonucu oluşmuştur. Bu ilk bulutun birkaç ışık yılı genişliğinde olduğu ve birkaç yıldızın doğumuna sebep olduğu sanılmaktadır. Çok eski göktaşlarının incelenmesi sonucunda, ancak çok büyük patlayan yıldızların merkezinde oluşabilecek kimyasal elementlere rastlanması Güneş'in bir yıldız kümesi içinde ve birkaç süpernova patlamasının yakınında oluştuğuna işaret eder. Bulutsunun içindeki maddeler yoğunlaştıkça içindeki atomlar artan frekanslarla çarpışmaya başladı. Hemen hemen kütlenin tamamının toplandığı merkezin sıcaklığı, etrafındaki diske göre giderek daha da arttı. Kütleçekimi, gaz basıncı, manyetik alanlar ve dönüş, küçülen bulutsuyu etkiledikçe kabaca 200 Astronomik birim çapında, kendi etrafında dönen gezegen öncesi bir diske dönüştü ve merkezde sıcak ve yoğun bir önyıldız oluştu. Güneş'in evriminin bu dönemine benzeyen, genç, birleşme öncesi güneş kütlesine sahip Tauri yıldızları üzerine yapılan incelemeler sıklıkla gezegen oluşumu öncesi disklerin bu tür yıldızlarla bir arada bulunduğunu gösterir. Bu diskler birkaç yüz gök birimi genişliğe ve en sıcak oldukları noktada ancak bin kelvin sıcaklığa ulaşırlar. Geride kalan gaz ve tozdan ibaret güneş bulutsusundan çeşitli gezegenler oluşmuştur. Bu oluşumun kaynaşma süreciyle olduğuna inanılmaktadır. Kaynaşma; gezegenlerin merkezde yer alan önyıldız çevresinde dönen toz taneleri olarak başlamaları, yavaş yavaş bir ile on metre çapında topaklar hâline gelmeleri, daha sonra çarpışarak 5 km çapında gezegenciklere dönüşmeleri, ve sonraki birkaç milyon yıl boyunca çarpışmalara devam ederek her yıl kabaca 15 cm kadar büyümeleri sürecidir. Güneş Sistemi, su ve metan gibi uçucu moleküllerin yoğunlaşmasına izin vermeyecek kadar çok sıcaktı, dolayısıyla oluşan gezegencikler gezegen öncesi diskin yalnızca 0,6% kütlesinden ibaretti ve genel olarak silikatlar ve metaller gibi yüksek erime noktasına sahip olan kimyasal bileşiklerden oluşmuşlardı. Bu kayasal gökcisimleri sonunda yerbenzeri gezegenler oldu. Daha ötelerde Jüpiter'in kütleçekimsel etkisi gezegen öncesi gökcisimlerinin bir araya gelmesini engelledi ve geride asteroit kuşağı kaldı. Daha da ötede, donma hattının gerisinde, daha uçucu olan buzlu bileşiklerin katı kalabileceği yerde, Jüpiter ve Satürn gaz devi hâline geldi. Uranüs ve Neptün daha az madde yakalayabildi ve çekirdeklerinin hidrojen bileşiklerinden oluşan buzdan meydana geldiğine inanıldığı için buz devi olarak bilinirler. Genç Güneş enerji üretmeye başladıktan sonra güneş rüzgârı gezegen öncesi diskte bulunan gaz ve tozu yıldızlararası uzaya doğru gönderdi ve böylece gezegenlerin oluşumunu durdurdu. T Tauri yıldızları daha kararlı ve eski yıldızlara nazaran daha güçlü yıldız rüzgârlarına sahiptir. Gökbilimciler Güneş Sisteminin güneş anakoldan uzaklaşmaya başlayıncaya kadar bugünkü hâliyle kalacağını tahmin etmektedir. Güneş hidrojen yakıtını yaktıkça geride kalan yakıtı yakabilmek için giderek ısınacak, ve dolayısıyla da daha hızlı enerji harcamaya başlayacaktır. Abone Olup Destek Olursanız Seviniriz... İyi Seyirler