У нас вы можете посмотреть бесплатно Kendi Ölümüne Şahit Olmayacaksın! Hediyelerin Her Gece “O ALANDA” BEKLİYOR, Almadan Geçme! или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
#emelozugur #eceergönenç #bilinçaltı #bilinç #ölüm #varoluş 1:15 📌 Uykuya geçmeden önce hediyelerle dolu bir alan var! 6:00 📌 Yaratım sesle başladı! Ses olmasa yaratım olmazdı! 11:45 📌 Bilinç bizim içimizde değil biz bilincin içindeyiz! 21:00 📌 Kendi ölümüne şahit olamayacaksın! Ölen şahit olduğum zihnindeki semboller olacak! 25:00 📌 Geçmişteki acını olumlu versiyonuyla değiştirebilirsin ! 26:00 📌 Günümüz insanının en büyük sorunu, “onaylayın beni” isteği! Hayat, gizemli bir yolculukta sürekli değişen ve dönüşen bir dizi anı barındırır. Her birimiz, varoluşun derinliklerinde, kendi hikayemizi örerken, evrenin sonsuz kanvasında birer nokta gibiyiz. Bu yolculukta, geceye dalıp rüyalar aleminde kaybolduğumuz anlar, gerçekliğin sınırlarını zorlar. Rüyalar, gerçek dünyanın ötesinde, arzularımızın ve korkularımızın somutlaştığı, hediyelerle dolu gizemli bir alan sunar. Araştırmacı Yazar Ece Ergönenç; Uykuya geçmeden önce hediyelerle dolu bir alan var! bu alanı kaçırma. Varoluşun temelinde yatan sır, sesin gücünde saklıdır. Evrenin ilk anından itibaren, bir titreşim, bir frekans olarak ses, yaratılışın kendisini mümkün kılan kıvılcım olmuştur. Bu evrensel harmoni, hayatın kendisini şekillendiren, görünmez bir el gibi, her şeyin temelinde yankılanır. Ses olmadan, varoluşun kendisi bir boşlukta asılı kalırdı, şekilsiz ve sessiz. Ece Ergönenç; Yaratım sesle başladı! Ses olmasa yaratım olmazdı! Peki hayatımızda ses neden bu kadar önemli bir konu? Sesin önemini Ece Ergönenç'le konuştuk. İnsan bilinci, evrenin derinliklerinde gizli bir hazine gibidir. Bizler, kendi iç dünyamızın sınırlarında yaşadığımızı düşünürken, aslında çok daha büyük bir bilincin içinde nefes alıp veriyoruz. Bu geniş bilinç ağı, bizi birbirimize ve çevremizdeki her şeye bağlar. Kendimizi bu büyük bütünün bir parçası olarak görmek, bizi sınırlarımızın ötesine taşır. Ölüm, hayatın kaçınılmaz bir parçası olarak, varoluşun en büyük sırlarından biridir. Kendi ölümümüze tanık olamayacağımız gerçeği, bizi derinden etkiler. Ölüm anında, zihnimizdeki sembollerin ve anıların ötesine geçeriz. Bu geçiş, bize, hayatın ve ölümün, sürekli değişen bir döngü olduğunu hatırlatır. Hayatımız boyunca karşılaştığımız zorluklar ve acılar, bizi şekillendirir. Ancak geçmişte yaşadığımız acıları, onları olumlu deneyimlere dönüştürerek, kendimizi yeniden inşa edebiliriz. Bu dönüşüm süreci, bizi daha güçlü ve daha bilge kılar. Geçmişin zincirlerinden kurtulup, şimdiki anın gücünü kucaklamak, gerçek özgürlüğe ulaşmanın anahtarıdır. Modern dünyada, insanların en büyük zorluklarından biri, dışarıdan onay ve kabul arayışıdır. Bu sürekli "beni onaylayın" çağrısı, bizi gerçek benliğimizden uzaklaştırır. Kendi değerimizi başkalarının gözündeki yansımamızda aramak, bizi sonsuz bir tatminsizlik döngüsüne sürükler. Ancak, kendi içimizdeki değeri keşfettiğimizde, dış dünyanın onayına olan ihtiyacımız azalır. Kendi içsel gücümüzü tanıyıp kabul etmek, bizi gerçek özgürlüğe ve iç huzura yönlendirir. Hayatın bu karmaşık dokusunda, her birimiz, kendi yolculuğumuzda anlam arayışı içindeyiz. Bu yolculuk, bizi kendi iç dünyamızın derinliklerine ve evrenin sınırsız bilgisine doğru sürükler. Kendi hikayemizi örerken, evrenin sonsuz kanvasında, varoluşun gizemini biraz daha aydınlatırız. Bugünkü konuğumuz Araştırmacı Yazar Ece Ergönenç ile yaşam ve ölüm üzerine derinlemesine bir röportaj yaptık. Bu derin muhabbete sizleri de bekliyorum. Şimdiden iyi seyirler.