У нас вы можете посмотреть бесплатно Bamteli | Âlem-i Halk, Âlem-i Emir ve Dua Âdâbı | M. Fethullah Gülen | (2012/03/12) или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Soru: 1) Kalbin Zümrüt Tepeleri'nde, gerçek hak dostlarının dünyevî endişelerden sıyrılıp âlem-i halka ait bütün husûsiyetleri ve âlem-i emre ait bütün derinlikleriyle Hakk'a yöneldikleri anlatılıyor. "Âlem-i halka ait hususiyetler" ve "âlem-i emre ait derinlikler" ne demektir? -İlim nazariyesi (epistemoloji) açısından Allah'tan gayrı zâhir-bâtın, lâtif-kesif, meşhud-gayrimeşhud, canlı-cansız, dünyevî-uhrevî her şeye "âlem" denir. Bütün varlık ve onun perde arkası, Hazreti Zât'ın varlığının delili, icraatının belgeleri, kemâlinin aynaları, kaderi plân ve programının kitap ve defteri, belli bir tafsil adına her şeyin mahall-i taayyünü, aynı zamanda sıfat ve isimlerinin tecelli alanı olması itibarıyla görünen-görünmeyen hemen her şey O'na ait derin izler, emareler, nişanlar taşıdığından, hatta O'nu haykırdığından O'nun şahitleri mânâsına âlem unvanıyla yâd edilmiş, hepsine birden "avâlim" veya "âlemîn" denmiş; akıl, ruh, nefis, şuur, his ve idrak gibi O'nun "Ol!" deyivermesiyle meydana gelen emir kaynaklı şeyler âlem-i emre bağlanmış; maddî, cismanî, terkip ve tahlil hususiyetlerini haiz, müddete vabeste arzî ve semavî bütün nesneler de âlem-i halk çerçevesinde mütalâa edilmişlerdir. (01:02) -Cenâb-ı Hak, çok küçük şeylere, pek büyük işler yaptırmak suretiyle kendi kudret ve azametini gösterir; tenasüb-ü illiyet prensibine göre, o küçük şeylerle bu büyük neticelerin hâsıl olamayacağını işaret buyurur; bir Müsebbibü'l-Esbâb'ın varlığını ruhlara duyurur ve kendi büyüklüğünü ortaya koyar. (01:50) -Diğer bir ifadeyle, "âlem-i halk", âlem-i maddî veya âlem-i şehadet de denilen görünen âlemdir; o âlemin küçük bir misali de insandır. Âlem-i emir ise, maddî ölçülere girmeyen ve daha ziyade kanunların hâkim olduğu bir âlemdir; bu âlemde esas olan madde değil, mânâdır. (03:00) -Tefekkür başlıca iki sahada geçekleşir: Enfüs ve âfâk. Bir başka ifadeyle, "insanın kendi zâtı" ve "haricî âlem." Birincisine "enfüsî," değerine "afakî" tefekkür denilir. Enfüsî tefekkürün iki ayrı sahası vardır: Birisi ruh, diğeri ise beden. Afakî tefekkürde ise bedenimizi kuşatan hava tabakasından yıldızlara ve ötelerine kadar bütün kâinatın düşünülmesi, tefekkür edilmesi söz konusudur. İnsanın, önce evinden çıkıp sonra çarşıları, pazarları dolaşması gibi, tefekküre de nefsinden başlaması sonra haricî âlemi dolaşması en doğrusudur. Nitekim, Mesnevî-i Nuriye'de "Nefsî tefekkürün tafsilatlı, afakî tefekkürün ise icmalî yapılması" tavsiye edilir. (04:32)