У нас вы можете посмотреть бесплатно Büyünün Tarihi Sihir Majin Büyü yalan mı gerçek Mi ? или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
                        Если кнопки скачивания не
                            загрузились
                            НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
                        
                        Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
                        страницы. 
                        Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
                    
İblislerin din ve büyü pratiklerinde tuhaf bir yeri vardır, birinde varlıkları reddedilirken diğerinde kötü talihin nedeni olarak anılırlar.Bununla birlikte, tanrılık vasfı taşımadan doğaüstü düzene etki eden yaratıklar olmaları nedeniyle okült(Okült kelimesi ‘’gizli’’ anlamına gelen Latince occultus’tan türemiştir. Temelde, günlük var oluşun ötesinde gizli, başka bir dünya olduğu, büyünün bu iki dünyayı birbirine bağlama olanağı sunduğu varsayımını içerir) büyü pratiklerinde çok önemli bir rol üstlenirler. Bu nedenle pek çok büyücü iblislerle iletişime geçip onları kontrol etmeye uğraşmıştır. İblislere dair bilgiler özellikle Hz. Süleyman’la ilişkilidir; sarayını inşa etmek için iblislerden yararlandığına, çıktığı seferlerde ordusunun büyük bir kısmının cin ve iblislerden oluştuğuna inanılırdı. Melekler gibi iblisler de en üst kademede Şeytan’ın bulunduğu bir hiyerarşiye dahildir. Bu hiyerarşideki kurallara göre her iblise bir ‘’özel uzmanlık alanı’’ verilmişti. İnançlı bir Hıristiyan’ın da ilgisini çekecek olan bu bilgi, ritüel büyücüleri için büyük önem taşır. Ortaçağ’dan itibaren büyücülükte ağırlıklı olarak iblislere belli işler yaptırmak için onları adıyla çağırmaya odaklanılır. Örneğin on altıncı yüzyıldan kalma Pseudomonarchia Daemonum’da altmış dokuz iblisin adı ve bu iblislerin nasıl çağrılacağı anlatılır. On yedinci yüzyıl tarihli büyücülük kitabı Süleyman’ın Küçük Anahtarı’nın ilk kitabı olan Ars Goetia’da yetmiş iki cin, her biri için uygun mühürle birlikte listelenir. Bu iki kitap da Liber Officium Spirituum’dan (Cinler Makamı Kitabı) ilhamla yazılmıştır. üyünün ilk yazılı kanıtları, yazıyı icat eden uygarlık olan Sümerler tarafından kaydedilmiştir (M.Ö. 2600). Sümer kültüründe ‘ak’ ve ‘kara’ büyü ayrımı olduğu anlaşılmaktadır ama okuryazarlık o dönemde sınırlı olduğundan elimize geçenler genellikle tapınağın onayından geçen büyüler olmalı. Sümerlerden sonra Akad, Babil ve Asur kültürlerinde de büyü etkili olmuştur. Özellikle milattan sonra 1900’lerden sonraki Babil büyüleri daha anlaşılırdır. Genelde dinle el ele ilerleyen büyü, kadim Babilce metinlerde, Kutsal Kitap’ta, Musevilikte ve İslam’da etkilidir. En eski dinlerde bile büyücüler konusunda bir kafa karışıklığı söz konusudur (bunların sanatçı mı, bilim insanı mı, rahip mi, bilge mi sahtekar mı olduğu, Tanrı’nın ya da Şeytan’ın aracıları mı olduğu sorulur). Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar, somut olanla soyut olanın, tanrısal olanla kalımsız (ölümlü-fani) olanın arasındaki sınırın sık sık bulanıklaştığı sihirbazlık numaraları ya da şifa veren büyülerin benimsendiği bir dünyada yaşıyorlardı. Eski Yunan’da büyü tanrılara yakarmanın yerini almadı ama duayı tamamladığı düşünülüyordu. Platon, Devlet’teki tasvirinde şöyle der; “Dilenci peygamberler zenginlerin kapısına gidip onları tanrılardan gelen güçleri olduğuna ikna eder, kurbanlar, tılsımlar, kutlamalar ve şölenler aracılığıyla bir kişiyi kendisinin veya atalarının günahlarının kefaretini ödemeye ikna ederler; küçük bir bedel karşılığında düşmanlara zarar vermeyi vaat ederler; büyülü sanatlar ve büyülü sözlerle göklerin İradesini kendi arzulan doğrultusuna kullandıklarını söylerler.” Bu alıntıda dinle belli bir bağlantısı olsa da büyü uygulamalarındaki hileler İster istemez hemen sezilir. Yine Platon’un Euthydemos Parmenides kitabında: ‘’Büyücünün sanatı yılan, tarantula, akrep gibi hayvanları efsunlamak ve hastalıkları iyileştirmekti’’ ibaresi Eski Yunanlıların büyü ile uğraştığının açık bir delilidir. Yunanlılar büyü yoluyla rakiplerini alt edebileceklerine inanıyor ve bu büyüleri kurşun tabletlere yazıyorlardı. Roma İmparatorluğu’nun milattan sonra 14’ten 68’e kadar olan tarihini anlatan Kayıtlar’da, Germanicus zehirlendiğinden korkarak oturduğu binayı aratır ve ‘’insan cesedi kalıntıları, büyüler, lanetler, ‘Germanicus’ adı kazınmış kurşun tabletler, alazlanmış ve kana bulanmış küller, yaşayan birini mezara sokabilecek başka cadılık alametleri” bulur. Antik Roma’da kurban edilen hayvanların iç organlarından fal bakmak (Haruspicy) ya da kuşların uçuşundan fal bakmak gibi ritüeller resmi devlet uygulamaları arasındayken, o dönemde çıkarılan kanunlar büyüyü ve büyücülüğü yasaklıyordu. Yasalara göre büyünün cezası çarmıha gerilmek veya vahşi hayvanlara atılmaktı. Büyücünün cezası ise yakılarak öldürülmekti, büyü kitaplarıyla yakalananlar da adalara sürülüyordu. İzlediğiniz İçin Teşekkürler Gizemli Adam