Русские видео

Сейчас в тренде

Иностранные видео


Скачать с ютуб 0046- Şair Nabi ve meşhur Naatının hikayesi. Sakın terki edepten, kûy-i mahbûb-i Hüdâ’dır bu! в хорошем качестве

0046- Şair Nabi ve meşhur Naatının hikayesi. Sakın terki edepten, kûy-i mahbûb-i Hüdâ’dır bu! 2 года назад


Если кнопки скачивания не загрузились НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru



0046- Şair Nabi ve meşhur Naatının hikayesi. Sakın terki edepten, kûy-i mahbûb-i Hüdâ’dır bu!

Nabi , Yıllar 1678 i gösterdiğinde hacca gitmek ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in makamı şerifine yüz sürmek için Padişahtan izin alır ve o yılın Surre Alayına dahil olur. Bilmeyenler için Surre Alayı ; İstanbul'dan Mekke ve Medine'ye Osmanlı Devletinin yardım ve armağanları götüren hac topluluğudur. Kervan, uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Medineye yaklaşmıştır. Kervan başı gece basmadan şehrin dışında mola verir ve sabah namazıyla birlikte şehre gireriz der. Kafile dinlenmeye başlar. Herkes Peygamber Efendimize kavuşmanın heyacanı içindedir . Dedikya Surre Alayı. Kafilede devlet ricali var! Şair Nabi , Kafilede bulunan bir Paşanın , gayri ihtiyari ayaklarını Ravza-i Mütahhara’ya doğru uzatarak uyuduğunu görünce Rasul-i Kibriya'nın beldesine bu kadar yaklaşmışken gördüğü bu manzara Nâbî'yi deriden üzüp sarstı! Paşayı uyandırmak , fakat onu üzmeden de bu halin son bulması için ş irticalen (Hazırlıksız Spontane Doğaçtan) şu meşhur beyitleri yüksek sesle söylemeye başlar: Sakın terki edepten, kûy-i mahbûb-i Hüdâ’dır bu, Nazar-gâhı ilâhîdir, Makâm-ı Mustafâ’dır bu. “Edebi terk etmekten sakın. Zira burası Allah-ü Teala’nın sevgilisi olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak Teala’nın nazar evi, Resul-i ekremin makamıdır.” Habîb-i Kibriyâ’nın hâb-gâhıdır fazilette Teveffuk kerdei ğarş-ı Cenâb-ı Kibriyâdır bu “Burası Cenab-ı Hakkın sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir. Fazilet yönünden düşünülürse Allah-ü Teâlâ’nın arşının en üstündedir.” Bu hâkin pertevinden oldu deycûri adem zâil, Âmâdan açdı mevcûdât , dü çeşmin tûtiyâdur bu “Bu mukaddes mübarek toprağının parlaklığından, yokluk karanlıkları sona erdi. Yaratılmışlar iki gözünü körlükten açtı. Zira burası kör gözlere şifa veren sürmedir.” Felekde mâh-ı nev Babü’s-selâmın sîne-i çâkidir, Bunun kandili cevzâ matla-i nûru ziyâdır bu. “Gökyüzündeki yeni ay, O’nun kapısının, yüreği yaralı aşığıdır. Gökyüzündeki oğlak yıldızı bile O peygamberin nurundan doğmaktadır.” Mürâât-ı edeb şartıyla gel Nâbî bu dergâha, Metâf-ı kudsiyândır bûsegâhı enbiyâdır bu “Ey Nabi! Bu dergaha, edebin şartlarına riayet ederek gir. Zira burası, büyük meleklerin etrafında pervane olduğu ve peygamberlerin hürmetine eğilerek öptüğü tavaf yeridir.” Bu beyitlerin güzelliğiyle irkilen paşa, gözünü açıp , kendine gelmesiyle birlikte , ikazın dolaylı yoldan kendisine yapıldığını anlar, derhal toparlanır Nâbî'ye dönerek: Bu ne güzel , incelik dolu ikaz! Allah razı olsun senden üstadım! der. O naat neydi öyle ! bu tür bir davranışta anca sizden beklenirdi.. - Ne zaman yazdın bunları? diye sorar , Şair Nâbî: Bu beyitleri daha önce herhangi bir yerde söylemiş değilim Paşam , İrticalen zatınızı bu halde görünce elimde olmadan yüksek sese söylemeye başladım. İkimizden başka duyan bilen de yoktur ! der. Kervan Başının uyarısıyla kervan yavaaaş yavaş Medineye doğru yol almaya başlar. Herkes heyecan içinde sabah namazını Mescidi Nebevide ifa etmek için tatlı bir telaş içindedir. Sabah ezanı okunmadan Kervan Mescid-i Nebevi’ye varmıştır ki O da ne!!!!!!! Mescid-i Nebevi’deki müezzinler, minarelerden Ezandan evvel Nâbî’nin 5 6 saat önce seslendirdiği ; “Sakın Terki Edepten” diye başlayan naatını okumaktadırlar!!!!!! Nâbî , Paşa vebütüüüüün Kervan ahalisi çok şaşkındırlar.. Çünkü bu naatı ikisinden başka kimse duymamış ve bilmemektedir! Paşa Nabi'ye dönerek - hani yeni söylemiştin? Baksana beyitlerin Mescid-i Nebevi’nin müezzinlerin bile ezberinde! diye söylenir... Nabi ; Paşam bu işte başka bir iş var , ben de çok şarırdım cevabıyla sabah namazını kıldıktan sonra, Şair Yusuf Nabi ve Paşa, müezzinlerin yanında soluğu alırlar.... Nâbî müezzine; “Allah aşkına, Peygamber aşkına ne olursun söyle! Ezan öncesi okuduğun naatı, kimden, nereden ve nasıl öğrendin?” diye sorar. Müezzin pek cevap vermek ve açıklama yapmak istemez. Bunu farkeden paşa -Haydi Nabi gidelim çok işimiz var der! Müezzin bir anda - Senin ismin Nabi mi ? der. Cevap Evet olunca ; Müezzin ; “Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu gece benim ve Mescid-i Nebevi’deki diğer müezzinlerin rüyasını şereflendi bizlere buyurdu ki: Ümmetimden Nabi isimli biri beni ziyarete geliyor. Bana olan aşkı her şeyin üstündedir. Bugün sabah Ezanından önce onun benim için söylediği bu naatı okuyarak Medine’ye girişini kutlayın. Biz de Resulullah Efendimiz (s.a.v.)’in emirlerini yerine getirdik!” Nabi gözleri dolmuş , göz yaşları yanaklarına süzülürken ; O iki cihanın Efendisi, “Sahiden ‘Ümmetimden Nabi’ mi dedi? Efendimiz Nabi gibi bir günahkarı, ümmetinden saymak lütfunu gösterdi mi?” diye sorup “Evet” cevabını alınca da Artık Nâbî bu iltifata daha fazla dayanamaz sevincinden düşüp bayılır. İşte Değerli dinleyenlerim.. Edebiyatımızda müstesna bir yeri olan "Sakın Terki Edepten" adlı şiirin hikayesi böyledir.... #nabi, #şair, #naat,

Comments