У нас вы можете посмотреть бесплатно İlk Eşitlikçi Topluluklar или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
ÖZET 1. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki avcı-toplayıcı topluluklar, "ilkel komünizm" ya da "ilkel komünal toplum" olarak adlandırılır. Ancak bu terimler yanlış algılamaya götürebilir. Bu topluluklar sınıfsal eşitsizliklerin bulunmamasından dolayı "ilk(el) eşitlikçi topluluklar" olarak adlandırılmalıdır. "İlk" kelimesi, insanlık tarihinin en erken dönemlerine (Paleolitik ve erken Neolitik) işaret ederken, "ilkel" terimi, üretici güçlerin ve toplumsal organizasyonların görece basit ve gelişmemiş yapısına atıfta bulunur. Bu dönemdeki insan takımlarına, karmaşık sosyal, ekonomik ve politik yapıları anlatan "toplum" yerine "topluluk" denmesi daha doğrudur. 2. Bu toplulukların maddi yaşamı, avcılık, balıkçılık ve yiyecek toplayıcılığına dayanmaktaydı. Üretici güçlerin sınırlılığı, artık-ürün üretimini imkânsız kılmış ve bu durum, sınıfsal eşitsizliklerin ortaya çıkmasını engellemiştir. Antropolojik çalışmalar, çoğu toplulukta kaynak paylaşımının eşitlikçi olduğunu gösterir. Örneğin, !Kung San topluluklarında, avlanan etin paylaşımı sıkı sosyal normlarla düzenlenir ve bireylerin birikim yapması engellenir. 3. "Komünal" terimi, ilkel topluluklardaki ortaklaşa avlanma ve yiyecek toplama pratiklerini ifade eder. Bu ortaklaşmacılık geleceğin komünist toplumundakinden farklıdır. İlkel topluluklardaki ortaklaşmacılık, bireylerin hayatta kalmak için birbirine bağımlı olmasından kaynaklanan bir zorunluluktur. Bireylerin katılımı, topluluğun hayatta kalması için elzemdi. Buna karşılık, komünizmde işbirliği, bireylerin özgür iradesine dayalıdır. Komünizmde üretici güçler çok gelişmiş olsa da bireylerin birbirlerine bağımlılığı devam eder, ancak bu bağımlılık zorunluluktan ziyade gönüllü bir dayanışma biçimidir. "İlkel komünizm" kavramının kullanımı, ilkel toplulukların zorunlu ortaklaşmacılığını, komünist toplumun özgür ve gönüllü iş birliğiyle karıştırma riski taşır. 4. Komünizm üretici güçlerin ileri düzeyde gelişmişliği, zorunlu çalışmanın en aza inmesi ve gönüllü işbirliği ile tanımlanırken, ilkel topluluklar bu özelliklerden yoksundur. İlk eşitlikçi topluluklarda üretici güçler son derece sınırlıdır ve cinsiyete dayalı iş bölümü (erkekler avcılık, kadınlar toplayıcılık) olsa da bu sınıflara yol açmaz. Komünizmde ise iş bölümü tamamen aşılır. Marx ve Engels'in belirttiği gibi, bireyler sabah avcı, öğleden sonra balıkçı, akşam eleştirmen olabilecek kadar çok yönlü faaliyetlerde bulunabilir. İlkel topluluklarda bireyler hayatta kalmak için birbirine muhtaçtır. Çalışamayacak durumda olan bireylerin (yaşlılar, engelliler) veya yetim çocukların ilkel topluluklarda hayatta kalma şansı düşüktür. Bu durum, üretim kapasitesinin sadece aktif bireylerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesinden kaynaklanır. Komünizmdeyse üretim kapasitesi tüm ihtiyaçları karşılayacak kadar yüksektir ve işbirliği zorunluluk değil, özgür irade temellidir. İlkel topluluklarda maddi koşulların sınırlılığı nedeniyle yaratıcı potansiyel kısıtlıdır. Birey enerjisini hayatta kalmaya harcar. Komünizmde, tarihsel birikim (bilim, sanat, teknoloji) toplumsallaştırılır ve bireyler bu zenginliklerden yararlanarak çok yönlü bir gelişim gösterir. Marx, komünist toplumda bireyin çok yönlü insan olarak gelişeceğini vurgular. İlkel topluluklarda artık-ürün olmadığından sınıfsal eşitsizlikler ortaya çıkmaz. Bu durum, üretici güçlerin yetersizliğinden kaynaklanır. Komünizmdeyse, artık-ürün toplumsallaştırılır ve bireylerin özgür gelişimi için kullanılır. 5. İlk eşitlikçi topluluklarda bireysel mülkiyet (kişisel eşyalar) bulunurken, özel mülkiyet (toprak veya üretim araçları üzerindeki mülkiyet) mevcut değildir. Örneğin, !Kung San topluluklarında, avcılık aletleri bireysel olarak kullanılabilir, ancak bu aletler özel mülkiyet olarak birikime veya sömürüye yol açmaz. Komünizmde ise özel mülkiyet, üretim araçlarının ve toprağın toplumsallaştırılmasıyla aşılır. Bireysel mülkiyet varlığını sürdürür. İlk topluklar ile komünizm arasında mülkiyet ilişkileri açısından bir benzerlik bulunsa da, bu farklı maddi koşullar altında ortaya çıkar. İlkel topluluklarda yokluktan, komünizmde ise üretici güçlerin yüksek gelişiminden ötürü üretim araçları üzerinde özel mülkiyet bulunmaz. 6. İlkel topluluklarda devlet yoktur, çünkü sınıfsal karşıtlıklar ve artık-ürün yoktur. Toplumsal ilişkiler, kabile birimleri, gelenekler ve karşılıklı bağımlılık aracılığıyla düzenlenir. Morgan, Iroquois kabilelerinde karar alma süreçlerinin topluluk temelli ve eşitlikçi olduğunu belirtir. Komünizmde ise devlet, toplumsal ilişkilerin organizasyonu olarak varlığını sürdürür, ancak toplumla özdeşleşerek sönümlenir. Engels'in belirttiği gibi, devlet sınıfsal karşıtlıkların bir ürünüdür ve bu karşıtlıkların ortadan kalkmasıyla sönümlenir. İlkel topluluklardaki devletsizlik, devletin henüz gelişmemiş olmasından kaynaklanırken, komünizmde devlet, toplumsal ilişkilerin dönüşümüyle toplum içerisinde erir. İleri inceleme: https://marksistarastirmalar.blogspot...