У нас вы можете посмотреть бесплатно Hallâc-ı Mansûr - Tarihe Damga Vuran 10 Sözü или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
*Hallâc-ı Mansûr* (857-922), İslam dünyasının en etkileyici mistiklerinden biri olan, tam adı *Ebu'l-Mugîs el-Hüseyin bin Mansur el-Hallâc* olan ünlü bir sûfi ve mutasavvıftır. Hallâc, özellikle derin mistik deneyimleri ve *"En-el Hakk"* (Ben Hakk'ım veya Tanrıyım) ifadesiyle tanınır. Bu ifadeler, onun tasavvuf düşüncesiyle ilişkili olan Tanrı ile bir olma anlayışını yansıtır ve döneminde hem büyük bir hayranlık hem de şiddetli bir tepki yaratmıştır. Hayatı ve Erken Dönemi Hallâc-ı Mansûr, 857 yılında günümüzde İran sınırları içinde yer alan Tur kentinde doğdu. Genç yaşlarda tasavvufa ilgi duydu ve Basra’da ünlü sûfi ustası Sahl et-Tüsterî’nin yanında eğitim aldı. Daha sonra, 10. yüzyıl İslam dünyasının önemli sûfi figürlerinden biri olan Cüneyd-i Bağdâdî’nin derslerine katıldı. Ancak Hallâc, kendi mistik yolculuğunda farklı bir yaklaşım geliştirdi ve daha cesur ve açık bir dil kullanmaya başladı. Hallâc, tasavvuf öğretisini halka anlatmak ve daha geniş kitlelere yaymak amacıyla seyahatler yaptı. Bu seyahatlerinde hem destekçiler hem de muhalifler kazandı. Hallâc’ın tasavvufa dair öğretileri, sıradan Müslümanlar arasında dahi büyük bir ilgi uyandırdı, çünkü o, Tanrı’ya ulaşma yolunda insan ruhunun saflaşmasını ve doğrudan Tanrı ile birleşme deneyimini savunuyordu. Mistik Öğretileri ve "En-el Hakk" Sözü Hallâc-ı Mansûr'un en bilinen sözü olan *"En-el Hakk"* ifadesi, onun mistik düşüncelerinin özünü yansıtır. Bu ifade, derin bir vahdet-i vücud (varlığın birliği) anlayışına dayanır. Hallâc, bireyin Tanrı ile tam bir birleşme yaşayabileceğini ve bu birliğin sonucunda bireyin kendi varlığının Tanrı’nın varlığı içinde yok olduğunu savunuyordu. Ona göre, gerçek anlamda var olan yalnızca Tanrı’ydı ve bu nedenle bir insan, kendisi Tanrı ile bütünleştiğinde "Hakk" (yani Tanrı) haline geliyordu. Bu radikal ve cesur ifadeler, dönemin İslam dünyasında büyük tartışmalara yol açtı. Bazı sûfi çevreler bu ifadeleri mecaz olarak görürken, İslam’ın ana akım dinî otoriteleri ve uleması bunu küfür olarak değerlendirdi. Hallâc’ın bu düşünceleri nedeniyle suçlanması, zamanla siyasi ve dinî bir krize dönüştü. Tutuklanması ve İdamı Hallâc-ı Mansûr, mistik düşüncelerinden dolayı İslam otoriteleri tarafından sapkınlıkla suçlandı. Dini öğretileri, hem İslami teoloji hem de siyasi otoriteler tarafından tehdit olarak algılandı. *908 yılında tutuklandı* ve Bağdat'ta uzun bir süre hapiste tutuldu. Mahkemede defalarca yargılandı ve nihayetinde *"zındıklık" (dinsizlik)* suçlamasıyla ölüme mahkûm edildi. *922 yılında* Hallâc, Bağdat'ta halka açık bir meydanda **idam edilerek öldürüldü**. İdamı son derece dramatik bir şekilde gerçekleşti: Önce kırbaçlandı, ardından elleri ve ayakları kesildi, son olarak da başı vurularak infaz edildi. Hallâc, idam edilirken bile "En-el Hakk" demeye devam etti ve rivayete göre ölümünden önce dahi sabır ve teslimiyet gösterdi. Bu cesur duruşu, onu birçok insanın gözünde bir kahraman ve şehit haline getirdi. Mirası ve Etkisi Hallâc-ı Mansûr’un fikirleri ve ölümü, İslam dünyasında derin bir iz bıraktı. Onun mistik öğretileri, öldükten sonra da birçok sûfi tarafından büyük bir hayranlıkla anıldı ve Hallâc, tasavvuf tarihinde önemli bir figür haline geldi. Özellikle "En-el Hakk" anlayışı, tasavvufun en derin ve tartışmalı konularından biri olarak kalmaya devam etti. Hallâc’ın öğretileri, Mevlana Celaleddin Rumi gibi birçok büyük sûfi tarafından da ele alınmış ve yorumlanmıştır. Edebiyat dünyasında da Hallâc’ın etkisi büyük olmuştur. İdamı ve mistik duruşu, birçok şair ve yazar tarafından işlenmiş ve sembolik bir figür olarak görülmüştür. Onun trajik ölümü, sadece dinî değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal alanda da yankı bulmuş ve bir direniş sembolü olarak kabul edilmiştir. Hallâc'ın Eserleri Hallâc, felsefi ve mistik görüşlerini yazıya dökmüştür. En bilinen eseri **"Kitâbü't-Tavasîn"**dir. Bu eser, Tanrı ile insan arasındaki mistik ilişkileri ve Hallâc’ın derin manevi tecrübelerini ele alır. "Kitâbü't-Tavasîn", onun teolojik ve felsefi düşüncelerinin en açık ifadesidir. Aynı zamanda Hallâc’ın sembolizmi ve metaforik dili, bu eseri tasavvuf edebiyatının önemli klasiklerinden biri yapmıştır. Sonuç Hallâc-ı Mansûr, tasavvufun en önemli ve etkileyici figürlerinden biridir. Cesur mistik görüşleri ve "En-el Hakk" gibi çarpıcı ifadeleriyle hem hayranlık uyandırmış hem de büyük tepkilere yol açmıştır. Onun düşünceleri ve ölümü, İslam dünyasında derin izler bırakmış ve özellikle tasavvuf geleneği içinde güçlü bir ilham kaynağı haline gelmiştir. Bugün bile Hallâc, mistik öğretileri ve trajik yaşamı ile hatırlanmakta, birçok sufî tarikatı tarafından saygı ile anılmaktadır. Kanaldaki Tüm Müziklerin İndirme Linki: http://bc.vc/yhkdphF