У нас вы можете посмотреть бесплатно ŞAİR NEDİM ( İstanbul Evliyaları - İstanbul Türbeleri ) или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
#türbedelisi #türbe #şairnedim Seslendiren: HAKAN BATUR Şair Nedim İstanbul’da 1681 yılında dünyaya geldi. Adı Ahmed’dir. Babası, Sultan İbrahim devri kazaskerlerinden Merzifonlu Mustafa Muslihüddin Efendi’nin oğlu Kadı Mehmed Efendi, annesi, İstanbul’un fethinden itibaren devlet hizmetinde bulunan Karaçelebizadeler ailesinden Saliha Hatun’dur. Dedesi bazı çirkin lakapları yüzünden Mülakkab Mustafa Efendi diye tanındığı için Nedim’den de zaman zaman Mülakkabzade diye bahsedilmiştir. Aile çevresinde iyi bir eğitim gördü. Dönemin klasik ilimleri yanında Arapça ve Farsça öğrendi. Tahsilini tamamladıktan sonra Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi’nin de bulunduğu bir heyet tarafından yapılan imtihanda hariç medresesi müderrisliğini elde etti. III. Ahmed döneminin (1703-1730) başlarında şiirleriyle tanınmaya başlayan Nedim daha sonraki yıllarda bazı devlet adamlarının yakın çevresine girdi, kendilerine kasideler sunarak dostluklarını kazandı. Özellikle Lale Devri’nin ünlü veziri Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın hemen her faaliyeti için devrin diğer şairleri gibi Nedim de kıta ve kasideler yazdı; paşa da kendisini daima gözetip kolladı. Kütüphanesinin hafız-ı kütüblüğünü yaptığı İbrahim Paşa tarafından kurulan tercüme heyetlerinde görev alan Nedim meslek hayatında da çabuk ilerledi, 1726 hariç medresesi müderrisliğinden Mahmud Paşa Mahkemesi naibliğine getirildi.1727 Molla Kırimi Medresesi’nde,1728 Nişancı Paşa-yı Atik Medresesi’nde görev yaptı. Bir yıl sonra Sahn-ı Seman medreseleri müderrisliğine yükseldi. Lale Devri’yle birlikte Nedim’in de sonunu hazırlayan Patrona Halil İsyanı patlak verdiğinde Sekban Ali Paşa Medresesi’nde müderristi. Divan şiirinde Necati Bey’le belirginleşen, Baki ve Şeyhülislam Zekeriyyazade Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallileşme akımının 18. yüzyıldaki en büyük temsilcisi Nedim’dir. İfade ve üslupta halk edebiyatına yakınlaşması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak değerlendirilmektedir. 18. yüzyılda halk şiiri ve divan şiiri arasında görülen nisbi yakınlaşmada onun hece vezniyle yazılmış iki koşmasının önemli yeri vardır. Ancak şairin en dikkate değer yanı şiirlerinde İstanbul hayatından sahneler sunmuş olmasıdır. Özellikle İbrahim Paşa’nın imar faaliyetleri ve eğlence hayatıyla ilgili mekanlarla mesire yerlerini yeniden düzenleme çalışmaları, devletin barış ve istikrarı sağlayıp sanat alanlarına yönelmesi gibi gayretler ve Sadabad eğlenceleri Nedim’in şiirlerine yansımıştır. Nedim başta Fuzuli olmak üzere pek çok şaire nazire söylemiş, bu arada Ali Şir Nevai’nin bir gazelini tanzir etmiştir. Razi, Neşati, Ahmed Çelebi Dede ve Tıfli Ahmed Çelebi’nin gazellerine tahmis, Nedim-i Kadim ile İzzet Ali Paşa’nın şiirlerine taştir yazmış, Enveri, İbrahim Paşa ve Sultan Ahmed’in mısra ve beyitlerini tazmin etmiştir. Kasidede Nef‘i’yi, gazelde Baki ve Yahya’yı beğendiğini ifade eder. Mesnevi tarzında Nev‘izade Atai’yi, rubaide Azmizade Mustafa Haleti’yi önemli birer isim kabul eden Nedim kasidelerinde Nef‘i’nin, gazelde Baki’nin mirasçısı sayılabilir. Kasidede Nef‘i’nin, gazelde hikemi tarzın büyük temsilcisi Nabi’nin etkisinin revaçta olduğu şiir ortamında yetişen Nedim çok geçmeden “Nedimane” denilen yeni bir tarz geliştirmiştir. Bu tarzın esasını söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve şuh eda oluşturur. Kendisi de bir gazelinde, “Ma‘lumdur benim sühanım mahlas istemez / Fark eyler anı şehrimizin nüktedanları” diyerek üslup sahibi bir şair olduğunu ifade etmiştir. Bulduğu yeni bir imajı veya hoşuna giden orijinal benzetme unsurlarını şiirlerinde tekrar tekrar söz konusu eden Nedim’in asıl kudreti dili kullanmadaki ustalığındadır. Konuşma dilinden gelen söyleyişleri kullanmadaki dehası ve ahengi sağlamadaki titiz işçiliği onu çağdaşlarından ayırır. Nedim’in ölüm sebebi hakkında değişik rivayetler vardır. Hem yaratılıştan hassas olması hem de ailede yaşanan olaylar onun üzerinde sürekli korku hali bırakmıştır. Dedesi Mülakkab Mustafa Muslihuddin Efendi’nin linç edilmek suretiyle öldürülmesi aileyi derinden sarsmıştı. Kaynaklarda şairin, Patrona Halil İsyanı’nı takip eden günlerde “illet-i vehime”den veya içkiye düşkünlüğü ve afyon kullanması yüzünden titreme hastalığından öldüğüne dair bilgiler yer alır. Müstakimzade Süleyman Sadeddin ise Nedim’in ihtilal esnasında korkudan evinin damına çıktığını ve oradan düşerek öldüğünü söyler. Herhalde Nedim’in isyan sırasında yaşadığı ruh hali onu ölüme götürmüştür.