У нас вы можете посмотреть бесплатно #izmir или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Kentin kalbine uzanan bir yol: “Anafartalar Caddesi” Kıvrıla kıvrıla kentin kalbine giden Anafartalar Caddesi, asırlık camileri, taşları yosun tutluş hanları, bir zamanların en pahalı otelleri, barok süslemeli ama susuz onlarca çeşmesiyle İzmir’in en bilindik, en hayat dolu, en yaşlı, gündüzleri en kalabalık, geceleri ise en tenha caddesidir. Yazar: Fatih Mustafa Aygüneş / Sanat Tarihçisi – Ülkesel Rehber Caddeler de insanlar gibidir. Bir kentin içinde irili ufaklı, yaşlı genç bir arada yaşar dururlar. Kiminin birkaç asırlık ömrü vardır, kimi ise gencecik ölür. İnsanlar gibidir caddeler, bazısı yıl yıl daha büyür, boy atar, bazısı ise kambur olur, bükülür. Makyajlı ve bakımlıdır birkaçı, çoğu ise yorgun, yoksul ve kir pas içinde. İnsanlar gibi ahlaklısı, tekin olanı vardır caddelerin, ya da hır gür seven, kavgacısı. Birçoğunun yalnızca bir numarası vardır. Birkaçının ise uzun ya da kısa bir ismi. Ünlü olanları vardır içlerinde ya da varlığından kimsenin haberi olunmayanı. Kimi çok çalışır, gece gündüz. Hiç uyumaz. Kimi ise gün batarken yatar, gün doğarken kalkar orta yerinden gelip geçtiği işçi mahallelerinin sakinleri gibi. Bunlardan biri vardır ki İzmir’in en bilindik, en hayat dolu, en yaşlı, gündüzleri en kalabalık, geceleri ise en tenha caddesidir. Asırlık camiler, taşları yosun tutmuş hanlar, bir zamanların en pahalı otelleri, barok süslemeli ama susuz onlarca çeşme, sağından solundan kuşatır O’nu. Kentin en beyefendi caddesidir. Yeri gelir kenara çekilir. Cömerttir, kendi payından çoğu kez yer verir yapılara bu yüzden ya incelir, ya da eğilir. Ne zaman ki Kemeraltı’nın kalabalığından kurtulur, işte o vakit atıverir üstünden yükünü, birden doğrulur ve Mezarlıkbaşı’ndan Basmane’nin içlerine bir mızrak gibi uzanır. Vaktiyle caddenin bu kısmı, semtteki keçe imalatçılarının bolluğu yüzünden Keçeciler Caddesi diye anılsa da günümüzde Konak İskelesi’nden Basmane Garı’na kadar caddenin tek bir adı vardır. O da “Anafartalar.” Tarih içinde Hükümet, Ali Paşa, Keçeciler ya da Tilkilik isimleri ile anılan cadde, Anafartalar ismini, Cumhuriyet sonrası Punta’nın Alsancak’a, Mortakiye’nin Kahramanlar’a, Darağacı’nın Şehitler’e dönüştürüldüğü yıllarda alır. İzmir’in en uzun caddelerinden biri olan Anafartalar, aynı zamanda bir uçta Konak İskelesi ile denizden gelenleri, diğer uçta ise Basmane Garı’na Anadolu karasından trenle gelenleri taşır kentin kalbine. İki adımda bir hamam; biri yarım üçü tamam Caddenin Mezarlıkbaşı girişinden itibaren dört tane hamam çıkar karşımıza. Bunlardan üçü hala kullanılmaktadır. Birisi ise harap bir halde, odun kömür deposudur. Hamamlardan ilki, Batı mimarisinin izlerini taşıyan Tevfik Paşa Hamamı’dır. Keçeciler Caddesi’ne Kemeraltı tarafından girenler ilk bakışta Hasan Hoca Camisi ile omuz omuza duran bu hamamı görürler. Hamamın içini merak edenler, çekinmesinler ki Tokatlı işletmeciler her daim güler yüzlü ve misafirperverler. 18’inci ya da 19’uncu yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Tevfik Paşa Hamamı’ndan ayrılıp da cadde içinde ilerlediğinizde, sağ tarafta Kadı Hamamı ile göz göze gelirsiniz. Caddenin en büyük ve en eski hamamıdır o. Hatta şimdilerde adına Lüks Hamam dense de, bir dönemin Kadı Hamamı, çifte hamam olma özelliği ile diğerlerinden ayrılır. Bir tarafı erkeklere, diğer tarafı kadınlara tahsis olduğundan, Tilkilik semti kadınlarının gözdesidir. Caddenin orta yerine geldiğinizde sağ tarafta, Osmanzade Yokuşu’na giden 945 numaralı sokağın başında sizleri bir sanat abidesi karşılar. O prensestir, ak duvaklı gelin kızdır, iki yanına dört hamamı almış caddenin su perisidir. Yapıldığı 19’uncu yüzyılda İstanbul’daki benzerlerini kıskandırıp çatlatacak kadar zarif bu yapı, ne yazık ki bugün işportacıların önüne tezgah açtığı ve doğramalarına ucuz malların asıldığı bir metruktur. Bir dönem susayanlara buz gibi su, bayram ve mevlitlerde ziyaretçilerine bal gibi şerbetler sunan Dönertaş Sebili, eski günlerinin vakurluğundan çok uzak bir halde gözünüzün içine bakar. Hissedersiniz acısını ve kahrolursunuz bir şey yapamamanın öfkesi ile. Bugün suyu kuruyan yalnızca Dönertaş Sebili değildir elbette caddede. Hemen yakınındaki Kıllıoğlu Hacı İbrahim Hamamı da aynı kaderi paylaşır. Üstelik O, Dönertaş kadar şanslı da değildir, hırpalanmıştır, yıkılmıştır. Bugün hamam olmayı bir kenara bırakın, içinde durulamaz kadar harap bir kömür deposudur. Caddenin son hamamı ise diğerlerinden biraz şanslıdır. Yanında kahvesi, karşısında lokantası, yanı başında camisi vardır. Ama en önemlisi, birkaç adım ötesindeki koca Basmane Garı, günün her saati ona Anadolu’dan ter içinde gelen, aklanmayı paklanmayı bekleyen gurbetçileri taşır. Bu yüzden caddenin en bakımlı ve faal hamamıdır Basmane Hamamı. Caddenin su perisi: “Dönertaş Sebili” Tarih içinde Hükümet, Ali Paşa, Keçeciler ya da Tilkilik isimleri ile anılan cadde, Anafartalar ismini, Cumhuriyet sonrası Punta’nın Alsancak’a, Mortakiye’nin Kahramanlar’a, Darağacı’nın Şehitler’e dönüştürüldüğü yıllarda alır.