HİÇ (Şiir) скачать в хорошем качестве

HİÇ (Şiir)

‎Sensizlik bugün devleti olmayan; ‎Ulusların noksanlığı gibi dolmayan. ‎ ‎Sanki uğruna bin yıldır kan dökülmüş, ‎Ne rütbeler, sınıflar, apoletler sökülmüş. ‎ ‎Sensizlik yarın hayali kurmaktan; ‎Korkutulmuş cesur savaşçıların. . . ‎şişmiş pazusu gibi vurmaktan.  ‎ ‎Bu gece yüzünde müjde çiçeği açmış; ‎Mehtap dahi cemal-i nurundan kaçmış. ‎ ‎Bir militan düşüyle sokak lambasında, ‎Titreşen sigara dumanının dansında, ‎Uğruna isyancı kentler yanarken; ‎Söndürürsem namerdim bu cehennemi. ‎ ‎Çaresizliği gibi Allah'a sığınmanın, ‎Ve binlerce ceset gibi yığınmanın, ‎Esaret ihtimaliyle alçak gibi kaçarsam, ‎Mezarlıklardaki kara sevdaya. . . ‎derdimi anlatamam. ‎ ‎Sensizlik ufuktan gelen akbabalar gibi, ‎Günyüzüne çıkmayı bekleyen sırlarcasına, ‎Gün; yüzünde kalmış. ‎ ‎İlk vahiy heyecanıyla dağdan inen, ‎Sonunu bildiği yollara sinen, ‎Ölümün gri atına binen, ‎Uğruna şehirleri kılıçtan geçirmiş. . . ‎İmana takılmış zebercetten şehadet gibi; ‎Zihninin bir köşesinde kalmayı umuyorum. ‎ ‎Çünkü karşında ummaktan, ‎Yutkunmaktan, ‎Derin bir verem öksürüğünden, ‎Kandan, iltihaptan, irinden. . . ‎Soğumuş çorba gibi öğünden; ‎Başka ne sunabilirim? ‎ ‎Ortadoğu'nun ücra köşelerinde, ‎Tank paletleri arasında, ‎Nişancı tüfeği yarasında, ‎Ve bahtının lanet karasında, ‎Oyunlar oynamaya yeltenen bir çocuğun, ‎Nemli gözlerindeki neşe açlığından. . . ‎Başka ne sunabilirim? ‎ ‎Doğu Türkistan'da gerilla savaşı verme ihtimalinde, ‎Kahpe Çinli'nin karşısında durduğum gibi, ‎Karşında şanlı duramayacağım. ‎Çünkü sen verdiğim savaş girdiğim çatışma değil; ‎Kudretini iliklerimde hissedip. . . ‎Teslimiyet bayrağı çektiğim bir küresel sevdasın. ‎ ‎Toroslarda botuna çamur bulaşmış, ‎Pembe yanaklı yörük çocuklara, ‎Bayramdan bayrama uğrayan mutluluk gibi, ‎Seni görmeden görmeye içimde yeşeren bu sevinç; ‎Sevindirmesi sevap olmayan tek yetimdir. ‎ ‎Zafer namazının sehiv secdesi gibi, ‎Yerinde ve zamanında durmadan, ‎Belirgin bir noksanlığı kapatmaya uğraşmaktır; ‎Karşında ölmeden durabilmek. ‎ ‎Sensizlik; yüksek bir ölüm arzusuyla, ‎Sekerattan bıkmış bir ihtiyarın, ‎Tutunacak dal bulamaması gibi, ‎Yanında ölüm nihayetine kavuşmasını bekleyen, ‎Meteliksiz varoşların yarını düşlercesine, ‎Hiç uğruna fabrikalarda burjuvanın ekmeğine yağ sürmesidir. ‎ ‎Sensizlik yedi kasımın sevincine ulaşamamak, ‎Bir müjdeli gecenin noksanlığında, ‎Ve sanki kararı belli bir idam celsesinin, ‎Sonuçlanma arzusuna tutulmuş prangaların; ‎Kıyamet şakırtısıdır. ‎ ‎Keleş ve bomba seslerinin altında, ‎Alel acele kurulan varlık hayalleri ‎Sensizliği yine de söküp atmazken ‎Belki deyip düşmana ölümsüzlük haykıran ‎Her şeylerini kaybetmiş yiğit savaşçıların ‎Gizliden gizliye güttüğü yaşama arzusu gibi ‎Sensizliği yenmeye çalışmayacağım. ‎ ‎Çünkü bu ölüm coğrafyasında mühür sahipleri gibi ‎Hırıldayarak düşmanlık güden bin yıllık kavgamın helal lokması; ‎Kaşlarının arasından alacağım ve her gülüşünde borçlandığın ‎O soğuk öpmenin İskandinav dinginliğini, ‎Bir mezar sessizliğinde arayamam. ‎ ‎Haydi benden öncekilerle kucaklaşmam bitmeden, ‎Anamın duası gökyüzüne gitmeden, ‎Tanrı'nın engin merhametinde yitmeden, ‎Tek bir düşmanlık gütmeden, ‎Güttüğüm bu helal sevdamın solmayacak krizantemi! ‎Başlattığım bu savaşın mutlak galibi ‎Bitirme kudretini yağmur bulutlarına sakla, ‎Kışlar gelsin, bahar olsun, yazlar geçsin, ‎Bu karanlık devri yakıp aydınlatamazsam; ‎Bir daha yüzüne bakmak nasip olmasın. ‎ ‎ ‎ ‎Şiir ve Seslendirme: Yavuz Ali OKTAY Müzik: Sansar Salvo - Bombalar Hedef Bulur ‎ ‎insta: yavuzalioktay ‎