У нас вы можете посмотреть бесплатно Ermenilerin Türk Soykırımı ve Hocalı Katliamı Tanıkları или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Erzincanlı Mustafa Usludan..... Erzurum'u işgal eden Ruslar, Erzincan'a doğru geliyorlardı. Erzurum'un işgalinden bir ay sonra, Mamahatun (Tercan) ve Bayburt işgal edildi. Yapılan savaşlar ve dökülen kanlara rağmen, Erzincan'ın işgali önlenemedi. Sansa boğazı, Köse istikameti ve Çardaklı boğazını ele geçiren Ruslar, 24 Temmuz 1917'de Erzincan'a girdiler. Türk kuvvetleri Kemah boğazına çekilmek zorunda kaldılar. Kuşluk vakti şehre giren Ruslar, akşama kadar yağma ile meşgul oldular. Bundan cesaret alan Ermeni komitecileri çok adam öldürdüler, yağmalar yaptılar. Bunlara engel olmaya çalışan Kiy köyünden iki kişiyi, gözümüzün önünde, hükümet meydanında astılar. O zalim Ermeniler, silah arama bahanesiyle sık sık evleri arayarak halkı huzursuz ediyorlardı. Dikran adında korkunç bir komite başkanları vardı. Konuşmalar yaparak Ermeni ve Rusları aleyhimize kışkırtıyordu. Ne şehirde, ne de köylerde asayiş diye bir şey kalmamıştı. Bütün Erzincan halkı perişan ve korku içindeydiler. Memleket sahipsiz kalmıştı. Ruslar ise bu olaylar karşısında hiçbir tepki göstermiyorlardı Ruslar Erzurum'dan çekilirken yine yağmalamayı ihmal etmediler. Bundan sonra meydan Ermenilere kaldı. Bu olaylara dayanamayıp göçenler de çok oldu. Yerlerini yurtlarını bırakıp Suşehri ve Kayseri'ye gittiler. Vurulanlar, kaybolanlar ve geri gelmeyenler de çok oldu. Ermeniler bütün Erzincanlıları öldürmeye kararlı idiler. Köylüler Rus, Ermeni ve Kürt çetelerin yağmalarından kışın tipide feryat ve figanlarla kaçıyorlardı. Ruslar halkı isyana teşvik ediyor diye 25 kişiyi tutuklamışlardı. Ruslar çekilince Ermeniler bunların hepsini öldürdüler. Zatkığı köylüleri, Ermenilerle mücadeleye giriştiler. Ermeniler köyü basarak halkı camiye doldurup yaktılar. Çok sayıda çoluk çocuk öldürüldü. Molla köyü de aynı akıbete uğradı. Durumu, Ruslara şikâyet ettiler. İslam Komitesi Başkanı Abdülhamit Bey Molla köyüne giderek incelemelerde bulundu. Zatkığılı Tayyar Bey de bu incelemelere katıldı. Bu heyetin arabalarında dört tüfekle bir sandık mermi olduğunu haber alan Ermeniler durumu Ruslara bildirince Abdülhamit Bey tevkif edildi. Tayyar Bey de kayıplara karıştı. Seyid Ali'nin oğlu Hüseyin, Pir Ahmet'in oğlu Ağa Bey ve iki arkadaşları başkanlığındaki bir Kürt heyeti Ermenilerle anlaşarak Fırat'ın öte yakasındaki yerlerin asayişini üzerlerine aldılar. Diğer yerlerin asayişini de Ermenilere bıraktılar. Kürt ağalarının bu tutumu Ermenileri daha çok şımarttı. Bu durum, yağma ve katliamları daha da arttırdı, Kürt heyeti şehirden ayrılmadan evleri ve dükkânları yağmalamaya başladılar. Bu yağmalar gece yarılarına kadar devam etti, vurulanlar ve kaçanlar da çok oldu. Bir keresinde Ermeniler bir Müslüman'ın kızını istemişler, eğer kızını bize verirsen size hiçbir kötülüğümüz dokunmaz demişler. Adam kabul etmediği için bütün ev halkını evleri ile birlikte yaktılar. Aç, perişan ve işkenceden usanmış olan halk, belediyenin önünde toplanmış, feryat ediyorlardı. Bu duruma dayanamıyorduk ama elimizden de bir şey gelmiyordu. İlk zamanlar Kürtlerle iyi geçinmeye çalışan Ermeniler, onları da öldürmeye başladılar. Berat gecesi Ermeniler, belediye önüne topladıkları kadın, erkek, kız ve çocukları öldürdüler. Harbiye kışlası ile Ermeni murahhas hanesini doldurdukları ahali ile birlikte yaktılar. Keçeci Hasan adındaki birinin evine giren Ermeniler, kiminin ellerini, burunlarını ve kollarını kesmek, kiminin gözlerini oymak ve derilerini yüzmek suretiyle öldürdüler. Müdahale etmek isteyenleri ise ibret olsun diye halkın gözleri önünde parçaladılar. Nihayet Halit Bey idaresindeki kuvvetlerimiz Ermenileri sıkıştırmaya başlayınca halkı toptan öldürme yollarına başvurdular. 300'den fazla Müslüman'ı askeri mahfile doldurup kapılarını kilitlediler, ben de içlerinde idim. Bombaları ateşleyerek kaçtılar. Kar yağdığı için fitiller yanmadı. Biz içeride ölümümüzü beklerken, Türk ordusu da şehre girdi. Bizim kapatıldığımızı gören bir kadın balta ile kapıları kırdı. Ermenilerin kaçtıklarını ve Türk ordusunun şehre girdiğini söyledi. 13 Şubat 1918 tarihinde hürriyetimize kavuştuk. Göçenlerin çoğu geri geldiler, virane yerleri tekrar şenlendirdiler.