У нас вы можете посмотреть бесплатно Alevilikte Ölüm или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Alevilikte Ölüm Ölürse Ten Ölür, Can Ölmez! Bir çok inançta olduğu gibi bizlere göre de ölüm bir son değil, yeni bir başlangıçtır. İnancımızda bu anlayış: Ölen tendir, can ölmez öz deyişiyle anlam dünyamızda ki yerini almıştır. Evet, ölen sadece ama sadece bedendir can ise ölümsüzdür. Bedensel ölüm kaçınılmazdır. Bu manada beden ile birlikte canın yani başka bir anlamıyla ruhunda öldüğüne inanç bize uzak bir inançtır ve bu inanç her şeyi bedensel varoluş ile sınırlayanların inancıdır. İnancımızda beden ve ruh bütünlüklüdür ama aynı zamanda iki farklı varlıktır da. Beden ruhun ev sahibidir bir manada. Bu ev süreçle birlikte eskiyor ve ruh bu bedeni terk ediyor. Bedenin işlevini yitirmesiyle ruh beden ilişkisi bitiyor ve ruh yeni ve farklı bir aşamada/boyutta varlığını devam ettiriyor. İşte bu farklı ve yeni boyutun, aşamanın adı ölümdür. Ölüm bir yok oluş değil, yeni bir aşamadır. Yeni bir aşama olması hemen ölünmesi gerekiyor gibi bir anlam doğurmamalıdır. Ruhun bu dünyada varlık meydanına, batından zahire çıkması, ruhun bir beden sahibi olması öylesine ve anlamsız değildir. Bunun sebebi, anlamı, değer ve hikmeti vardır. Bu anlamıyla insan bedensel varlığını en iyi şekilde sürdürmekle yükümlüdür ve mümkün oldukça son ana dek bu dünyada varlığını sürdürmeye gayret etmelidir. O kaçınılmaz an geldiğinde ise bu dünyada varlığına anlam katmış olarak ötelerin en ötesine yolculuk için hazırlıklı olmalıdır. Bedenin işlevini tamamlayıp yitirmesi ile can gelmiş olduğu asıl kaynağa geri dönmüş olur. Yani Alevice bir tabirle Hakk’a yürünmüş olunur. Hakk’a yürümek; geldiği öze geri dönüp tekrar asıl kaynakla buluşmaktır. Bu anlamıyla hasretin giderilmesi, vuslatın gerçekleşmedir. Alevilik inancının ölüm anlayışı; Hakk’a yürüme, öz ile buluşma, vuslata erme şeklindedir. Bu anlayış kişinin yaşamını mümkün oldukça verimli yaşamasını, kendi cüzi iradesi dahilinde olanlara uymasını ve iradesini sonuna dek olumlu anlamda kullanmasını, barışıklığı (en başta kendisiyle olmak üzere, doğa ve cümle varlıkla) içselleştirmesini, bedenini hor kullanmamasını ve en önemlisi de ruhunu Dört Kapı Kırk Makam şeklinde formüle edilen eğitim, öğrenim ve uygulamayla kemalete erdirmesini önermektedir. Zaten canın bedenleşmesinin amacı da budur. Kemalete ermek, olgunlaşmak, insan-ı kamil olmak, gerçeğin sırrına vakıf olmak ve böylece geldiği öze, o özü bilmiş olarak geri dönmektir. Ölüm bir yok olma, son bulma değildir. Ebediyetin giriş kısmıdır. Hakkıyla yaşanmış bir yaşam, kemalete ermiş bir can için ölüm sevenin sevdiğine kavuşmasıdır. Kemalete uzak, nefsaniyeti ve bencilliği esas almış olan, barışıklık yerine kin ve nefreti yaşam biçimi haline getirenler (yani ham ervahlar) için ise ölüm elbette ki kavuşma ve vuslata erme değildir. Bu tür ham ervahlar için bu halleriyle o ana kaynakta, o kutsal ışıkta yer yoktur. Peki ham ervah olarak ölen kimseler ham ervah oldukları için o kutsal ışıkta yerleri yoksa, onlara ne oluyor? İşte belki de cehennem olgusunu burada ele almak ve bu tür ham ervahların yeri olarak görmek ve onların ham ervahlıklarının giderilmesi olarak anlamak gerekiyor. Cehennemin mekanının önemi yoktur. Bir çok anlamıyla şu yaşadığımız yer kürede cehennem niteliğindedir. Arşın bilinmedik mekanları da. Kaldı ki burada esas olan, sembollerle anlatılmaya çalışılan bu tür mekânsal yerler değildir. Hatta mekan olgusu insanın bilincinin idraki için söyleniyor. Esasında bu tür fiziki anlamda bir mekana gereksinim olmayabiliyor da cehennem için. İnsan-ı kamiller için ölüm kavuşmadır. Hasretin sonra ermesidir. Canın cananla bütünleşmesidir. Cennettir. Ham ervahlar için ise tüm bunlarda uzak kalmadır. Cehennemdir. Bütün bunlardan yola çıkarak şu hususların altını bir kez daha çizmeliyiz. Ölümü yaşamın doğal bir sonucu olarak anlayıp 'ölen tendir can ölmez' düşüncesi ve inancıyla Hakk’a yürüyeceğimize iman ederek karşılayacağız ölümü. Ölüm bir son değildir. Ebedi mekanımızın ilk basamağıdır. Ölüm karşısında korkuya, telaşa, kayıtsızlığa, vurdumduymazlığa ve daha benzer şeylere gerek yok. Yerli yerinde bir anlama ve inanç ile yaklaştığımızda taşlar yerine oturmuş olacaktır. #aleviler #alevilik #hacibektas #pirsultan #12imam #inanc #ikrar #varto #dersim # #pazarcik #remzikaptan #hakk #muhabbet #erenler #ehlibeyt #hzali #kizilbas #semah #deyis #cemevi #hizir #elbistan #dergah #kerbela #hzhuseyin #tahtaci #delil