Gazzâlî - Faysalu't-Tefrika İslam'da Tekfir Söyleminin Temelleri -Giriş- Sesli Kitap скачать в хорошем качестве

Gazzâlî - Faysalu't-Tefrika İslam'da Tekfir Söyleminin Temelleri -Giriş- Sesli Kitap

Gazzâlî - Faysalu't-Tefrika İslam'da Tekfir Söyleminin Temelleri Giriş Sesli Kitap [1]O’nun izzetine teslim olarak, nimetini tamamlamasını dileyerek, tevfikini, yardımını ve taatini büyük bir kazanç bilerek, günahtan ve zelil olmaktan korumasını ve bize nimetlerini bol bol ihsan etmesini isteyerek Allah Teâlâ’ya hamd ederim. [2] Onun kulu ve elçisi, yarattıklarının en hayırlısı [Hz.] Muhammed’e selam olsun! O’nun nübüvvetine içtenlikle bağlanarak, şefaatini kazanmayı umarak, onun risaletine dair hikmetin bana tecelli etmesini dileyerek, gönlünün ve entelektüel donanımının genişliğine tam bir teslimiyetle ailesine, ashabına, soyundan gelenlere selam olsun! [3] Asıl meseleye gelelim! Müşfik kardeş ve tarafımızdan ayrılmayan dost! Dini uygulamaların sırlarına dair telif ettiğimiz bazı kitaplarımıza yönelik, hasetçi kimselerin sözlerini işiterek kulaklarınızın tırmalanmasından dolayı fikir bütünlüğünüzün bozulduğunu, kalbinizin öfkeyle dolduğunu gördüm! [4] Onların iddiasına göre, bunlarda bizden öncekilerin ve önde gelen kelamcıların öğretilerine muhalif görüşler vardır. Yine onlara göre bir karış dahi olsa Eş’ari öğretiden ayrılmak küfürdür. Önemsiz bir hususta bile ondan [Eş’arî öğretiden] ayrılmak, dalâlet ve hüsrandır. [5] Ey müşfik ve kendi tarafını tutan kardeşim! Rahatla; onunla göğsünü daraltma, duygularına birazcık hâkim ol! “Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl!” [73/Müzemmil Suresi, 10]. [6] Haset edilmeyeni ve hakkında ileri geri konuşulmayanı hakir görürüm; küfür ve dalâletle itham edilmeyeni de küçük görürüm! [7] Hangi davetçi, Peygamberlerin efendisinden –salat ve selam onun üzerine olsun- daha olgun ve daha akıllıdır? Buna rağmen onun hakkında “Delilerden bir deli!” olduğunu söylemişlerdi. Hangi söz, âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’nın kelamından daha yüce ve daha doğrudur? Bununla birlikte ona “öncekilerin söylenceleri/esâtiru’l-evveliyn” dediler. [8] Bu insanlarla münakaşa etmekten ve onları delil getirerek susturma çabasından uzak dur! Çünkü istemeyene vermeye; duymayana da duyurmaya çabasındasın! Şairin şöyle dediğini duymadın mı? Bütün düşmanlıklar barışa ulaştırılabilir! Ancak haset edenin sana yaptığı düşmanlık hariç! [9] Eğer böyle insanlardan herhangi birini ikna etme umudu olsaydı, insanların en yücesine yeis ayetleri hiç iner miydi? [10] Allah Teâlâ’nın şu sözünü işitmedin mi? “Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap! Eğer Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O hâlde, sakın cahillerden olma.” [6/En’am Suresi, 35] [11] Yine Allah Teâlâ’nın şu sözünü işitmedin mi? “Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yükselseler, yine de diyeceklerdir ki “her halde gözlerimiz döndürüldü, biz büyülenmiş bir topluluğuz.” [15/Hicr Suresi, 14-15] [12] Yine Allah Teâlâ’nın şu sözünü işitmedin mi? “Eğer sana kâğıda yazılı bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkâr edenler, “Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir” diyeceklerdi.” [6/En’am Suresi, 7] [13] Yine Allah Teâlâ’nın şu sözünü işitmedin mi? “Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat onların çoğu bunu bilmez.” [6/En’am Suresi, 111] [14] Küfrün ve imanın hakikatinin ve tanımlarının; hakikat ve dalâletin gerçekliğinin ve sırlarının kalpleri makam ve mevki sevgisiyle kirlenmiş olanlara tecelli etmeyeceğini bil! Bilakis bunlar; ilk olarak, ancak geçici dünyanın kir ve pasından kalplerini temizlemiş olanlara; ikinci olarak kâmil bir riyasetle arınmış ruhlara; üçüncü olarak saf bir zikirle aydınlanmış olanlara; dördüncü olarak isabetli fikirle beslenmiş olanlara; beşinci olarak şer’i/dini sınırlara sıkı sıkıya bağlı kalmakla süslenmiş olanlara açık olur. [15] Bunların sonucunda nübüvvet meşalesinin nuru onun üzerine feyz eder ve o sanki sırlanmış bir aynaya dönüşür. Kalbinin cam şişesindeki iman lambası nurlar saçan bir kaynağa dönüşür. Öyle ki ateş ona değmediği halde onun yağı ışık saçar. [16] Melekût/Gayb âleminin sırları heva ve hevesini ilah edinmiş; yöneticilerini mabut addetmiş; kıbleleri, para/dirhem ve dinar; şeriatleri/takip ettikleri yol, ahmaklık; iradeleri, makamları ve şehvetleri; ibadetleri, zenginlerine hizmet; zikirleri, vesveseleri olan; siyasilerle birlikte görünmeyi hazine addeden; fikrini makam ve mevkilerini korumak için hileli çıkarımlara adayan bir kavme nasıl tecelli eder? [17] Bunlar, küfür karanlığını iman aydınlığından nasıl ayırt edecekler? Bu, ilahi bir ilhamla mı olacak? Kalpleri dünyevi kirlerden arınmamış ki! Yoksa ilmi yetkinlikle mi olacak? Onların ilim diye sahip oldukları necaset meselesi ve zaferan suyu ve benzerlerinin kullanılıp kullanılmayacağıdır! Heyhât! Yazıklar olsun!