У нас вы можете посмотреть бесплатно Çömlek olur mu oldurur mu? или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Kur’an’ın dili ile “ol” emrine bakıldığından çok küçük ama önemli bir ima a görülür. Arabi’nin dikkat çektiği üzere, fe yukevvin (oldurur veya varlığa büründürür) ile fe yekûn (o da olur, varlığa bürünür) arasındaki farktır. Bu şekilde de yaratılmışların âlemi kendi yaratılışına bilfiil katkıda bulunur. Arabi’nin bir diğer örneği de kilden çömlek yapma ile ilgilidir. Çömlek ve tabak yapan bir sanatkâr düşünün. Kile şekil vererek bunu yapacaktır. Bu durumda tüm her şeyi yapma becerisi sanatkârda mıdır? Hayır. Kilin yapısında da çömlek olma kuvveti vardır ve bunu içinde barındırır. Sanatçı kim olursa olsun, kilin tabiatının izin verdiği şeyleri yapabilir. Burada şu soru aklınıza gelebilir: bu benzetme olmaz, Allah kili de istediği gibi yaratır! Doğrudur. Ama bu 3-boyutlu mekânsal evrende baştan yaratılan kilden izin verilen sadece çömlek olabilme kabiliyetidir. Başta madde oluşumu ile konulan kurala, sonraki yaratıların veya değişimlerin zorunlu olarak, evrensel yasalar ve sabitler gereği uyma zorunluluğu vardır. Zorunluk Allah için değil, Allah’ın yarattığı bu evrendeki sabitler ve başlangıç kurallarından kaynaklanır. Bu evrende oyunun kurallarını koyduğu şekilde oyunu oynuyordur. Ama tekrar büyük gerçeği de burada hatırlatmak lazımdır: Hakk, âlemden gani yani tamamen bağımsızdır. Faili evveldir, asli faildir. Bu gözle de bakıldığında, fe yukevvin (oldurur veya varlığa büründürür) ile fe yekûn (o da olur, varlığa bürünür) arasındaki fark bize çok şey söyler. Evrim ve basamaklı oluş ta başından beri maddenin doğasında içsel özellik olarak vardı ve aldığı emri pek ala evrimsel aşamalardan geçerek yerine getirmiş olabilir. Tıpkı büyük patlama gibi. Hem büyük patlama hem de insanın varlığa bürünmesine tanık tutulmadığımıza göre (Kahf-51) pekâlâ bu şekilde de yaratılış olmuş olabilir. Aynı zamanda Allah’ın yönteminde de farklılık olmadığına göre (Fatır-43) aynı varlığa büründürme yöntemini bizim evren için kullanmıştır (kullanmak zorunda kalmıştır demek daha doğru bir cümle olabilir. Ancak, Allah zorunda kalmaz. Şartı önsel belirleyen O’dur ama gene de sonraki adımlarıyla kendi kendini sınırlamış gözükmesi tamamen bizim bakış açımızladır). Üstelik de bağlamından farklı olsa bile, bizi halden hale ve evreden evreye yarattığını söylemektedir (Nuh-14). Bizim yeryüzünü dolaşıp, yaratılışın nasıl başladığını araştırmamız gerekirken (Ankebut-20), bunu yapan Charles Darwin’i ve onun öne sürdüğü teoriyi yadsımak ilahi emri tam anlamamaktır. (Mağaradan Mars'a Kitabımdan alıntı, 2017)