У нас вы можете посмотреть бесплатно 7 Korunma Ayeti İnsanı Belalardan Koruyan 7 Ayet ve Duası или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
İnsanı Belalardan, Düşman Hilesinden Kurtaran Yedi Âyetin Okunuşu, Türkçe Meali ve Bu Âyetlerle İlgili Açıklamalar ve Dua Allah kabul eylesin. Hz Ali (kerremallahu veche)'nin şöyle buyurduğu rivayet olunur: Yedi âyet vardır ki her kim onları sabah akşam sürekli okursa veya yanında taşırsa, gök yerin üzerine kapansa, elbette Allah (cc) ona uğradığı o sıkıntılı işten bir ferahlık ve çıkış kapısı yaratır. Onu düşmanların hilesinden korur ve o kişi Allah'ın ayetlerinden her birinin himayesine girer. 7 hıfz yani korunma ayetleri şunlardır: (İbni Acîbe, El Bahru'l Necit El-Bahrü'l Medid 3/84. Ed-Deyrâbî El- Mücerrebât s. 28- Terimi El Vesâhil s. 109) Hz Ali (radıyallahu anh), bu âyetlerin lafızlarından çok manalarına işaret etmiştir. Zira Bunların hepsi de kaderin ezeli olduğunu düşünmeye ve Rabbimize tevekkülün lüzumuna işaret etmektedir. 1. Âyet-i Kerîme: Tevbe Sûresi (51) İlâhî takdire kadere inanmanın ve Allah’a tevekkül önemi anlatılmıştır. 2. Âyet-i Kerîme: Yûnus Sûresi (107) İnsan bir taraftan kendi sorumluluğunu göz ardı etmeden üzerine düşeni yerine getirmeye çalışırken, bir taraftan da hiçbir güç ve iradenin yüce Allah’ın güç ve iradesine sınır getiremeyeceğinin bilincinde olmalı ve yalnız O’ndan yardım dilemeli, O’na sığınmalıdır. 3. Âyet-i Kerîme: Hûd Sûresi (6) Allah Teâlâ burada, insanlar dahil yeryüzündeki bütün canlıların rızıklarını yaratmanın kendine ait bir iş olduğunu vurgulayarak önceki âyetin anlamını pekiştirmektedir. Bir sonraki âyette buyurulduğu üzere gökleri ve yeri yaratan O olduğu gibi, yeryüzünde sürünen, hareket eden, ayaklarıyla yürüyen, sularda yüzen, gökyüzünde uçan veya başka şekillerde hareket eden büyük, küçük, görülebilen ve görülemeyen bütün canlıları yaratan (krş. en-Nûr 24/45) ve rızıklarını iradeleri vasıtasıyla veya kendi iradesiyle ulaştıran yine O’dur. O, yer küresini bu canlıların rızıklarını karşılayacak biçimde yarattığı gibi, her türe münasip rızıkları da yaratmıştır. Canlıların yapılarını, rızıklarını elde edecek şekilde yaratmış, besinleri temin etmeleri için bazılarına akıl ve irade gücü, bir kısmına da yalnızca içgüdü vermiştir. 4. Âyet-i Kerîme: Hûd Sûresi (56) Bu âyet kainatta ne kadar canlı varsa hepsinin Allah’ın emrinde ve kontrolünde bulunduğunu, O’nun kudret ve iradesinin bütün varlıklar üzerinde mutlak ve kesin olarak müessir olduğunu ifade eder. Allah’ın izni olmadan kimsenin, kimseye tuzak kurup herhangi bir kötülük yapamayacağı inancı vurgulanmıştır. Allah’ın yolu, dosdoğru yoldur. O’nun hüküm ve tasarrufları tamamen doğru, adalete uygun, zulüm, hata ve yanlışlıktan uzaktır. 5. Âyet-i Kerîme: Ankebût Sûresi (60) İman ve amel-i sâlih ebedî kurtuluşun genel şartlarıdır; sabır ve tevekkül kavramları ise bu bağlamda özellikle dini yaşama özgürlüğü ve bu özgürlüğün ortamını oluşturma, arama, bu uğurda karşılaşılabilecek güçlükler ve baskılar karşısında tahammüllü, kararlı ve onurlu bir kişilik sergileme anlamını içerir. Âyette de geçim kaygısıyla hicret etmekten korkanlara, diğer canlılar gibi insanların rızkını verenin de Allah olduğu hatırlatılarak bu hususta bir güvensizliğe kapılmanın yanlışlığına dikkat çekilmiştir. 6. Âyet-i Kerîme: Fâtır Sûresi (2) Allah insanlar için rahmet hazinelerinden değişik nimetler lutfetederek rahmet kapılarını açar. Bazen de çeşitli sebeplerden dolayı bu nimetlerden mahrum bırakarak rahmetini kısar. Hayır kapılarının anahtarları da kilitleri de Allah’ın elindedir; onu kime açarsa artık kimse onu kapayamaz, kime de kapatırsa kimsenin onu açmaya gücü yetmez (Taberî, XXII, 115). 7. Âyet-i Kerîme: Zümer Sûresi (38) Mümin “Allah bana yeter” der. Bu âyet, Müminin sadece Allah’a inanmakla kalmayıp her türlü tutum ve davranışında, faaliyetlerinde yalnız Allah’a dayanıp güvenmesi, ihtiyacını sadece O’na arz ederek yardım ve desteği O’ndan beklemesi, böylece inancını eylemleriyle bütünleştirmesi gerektiğine işaret eder.