У нас вы можете посмотреть бесплатно Düzen Plansız Olabilir mi? или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
                        Если кнопки скачивания не
                            загрузились
                            НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
                        
                        Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
                        страницы. 
                        Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
                    
FNF Türkiye Ofisi, Institute of Economic Affairs ve Learn Liberty işbirliğiyle hazırladığımız 50 videoluk "Liberalizm Atlası" projemizin yirmi dokuzuncu videosunu Türkçe dublajlı olarak sunuyoruz. Çeviri: İsrafil Özkan Seslendirme: Prof. Dr. Bican Şahin Editör: Dr. Seval Yaman ---- Düzen Plansız Olabilir mi? Hiç sahile gittiniz ve burada kimin yetkili olduğunu merak ettiniz mi? Keskin bir gözle bakarsanız, belirli yerlerde belirli insanların ilgi çekici düzenler oluşturduğunu fark edersiniz. Örneğin, plajın bir bölümünde süslü genç kadınları görebilirsiniz. Çok uzak olmayan başka bir alanda ise aynı şekilde dikkat çeken genç erkekler bulunur. Bir başka yerde, çocuklarını kıyıda oynarken izleyen aile gruplarını görürsünüz. Solgun turistler bazı kumları doldururken, diğer bölgelerde sadece bronzlaşmış yerliler toplanıyor gibi görünür. Benzer ilgi alanlarına sahip plaj müdavimlerinden oluşan bu küçük topluluklar, gelgitler gibi alçalıp yükselir. Kimse onları planlamaz, ancak tamamen tesadüf eseri de ortaya çıkmazlar. Bu düzenler, insan eylemlerinden kaynaklanır ama insan tasarımından değil. Sosyal bilimciler bu tür organizasyonları "kendiliğinden doğan düzenler" (spontaneous order) olarak adlandırır. Bir kez onları tanımayı öğrendiğinizde, kendiliğinden oluşan bu düzenleri her yerde görürsünüz. İnsan kalabalıklarından kuş sürülerine, serbest piyasadaki fiyatlardan kullandığımız dile kadar, kendiliğinden oluşan düzenler klasik liberal düşüncede önemli bir rol oynar. Bunun nedenini inceleyelim. Kendiliğinden doğan düzenler kavramı, ilk olarak aralarında ekonomist Adam Smith'in de bulunduğu İskoç Aydınlanması düşünürleri arasında öne çıkmıştır. Adam Smith, yatırım kararları alırken her bireyin “yalnızca kendi kazancını amaçlasa bile, birçok durumda olduğu gibi bu durumda da görünmez bir el tarafından niyetinde olmayan bir amacı desteklemeye yönlendirildiğini” meşhur sözünde ifade etmiştir. Smith, bu durumun toplum için zararlı olmadığı gibi, aksine bireyin kendi çıkarını peşinde koşmasının, çoğu zaman toplumun çıkarına doğrudan katkı sağlamaktan daha etkili olduğunu belirtmiştir. Klasik liberal geleneğin sonraki düşünürlerinden, Nobel ödüllü ekonomist Friedrich Hayek, özellikle planlı düzenler ile kendiliğinden doğan düzenler arasındaki zıtlığa vurgu yapmış ve sosyal olguları anlamak için her ikisinin de kavranması gerektiğini vurgulamıştır. “Bir zamanlar insanlar dilin ve ahlakın bile geçmişteki bir deha tarafından 'icat edildiğine' inanmış olsalar da artık herkes bunların, sonuçlarını kimsenin öngörmediği ya da tasarlamadığı bir evrim sürecinin ürünü olduğunu kabul etmektedir. Eğer öfkeli reformcular hala ekonomik işlerin kaosundan şikayet ediyor ve düzenin tamamen yok olduğunu ima ediyorlarsa, bunun nedeni kasıtlı olarak yapılmamış bir düzeni kavrayamamalarıdır.” Planlı düzenler ile kendiliğinden oluşan düzenler arasındaki farkı anlayamamak, Hayek'in "ölümcül kibir" olarak adlandırdığı, merkezi planlamacıların tüm bir toplumu bir montaj hattı ya da askeri bir operasyon gibi organize edebileceği düşüncesine yol açar. Oysa aksine, “modern toplumun yapısı, sahip olduğu karmaşıklık derecesine, kasıtlı bir örgütlenme ile değil, kendiliğinden bir düzen olarak geliştiği için ulaşmıştır. Bu nedenle, modern toplumun karmaşıklığı arttıkça, onu kasıtlı olarak planlamamız gerektiğini savunmak paradoksaldır ve bu durumun tamamen yanlış anlaşılmasının bir sonucudur.” Hayek ve diğer klasik liberaller bize, kendiliğinden oluşan düzenleri anlamazsak, piyasaları, geleneksel normları ve hatta toplumun kendisini de anlayamayacağımızı öğütlemektedir. Peki, pazarlardan, dilden ve plajdaki kalabalıktan kim sorumludur? Genel olarak herkes ama özel olarak hiç kimse. Bu ilk başta gizemli gelebilir, ancak spontane düzenlerin gücünü anladığınızda her şey anlam kazanır.