Kıyafet Denemek (Trying On the Clothes) скачать в хорошем качестве

Kıyafet Denemek (Trying On the Clothes)

Diyalog: Alışveriş Merkezinde Kıyafet Denemek Dialogue: Trying on Clothes at the Mall Emily: Merhaba, bu elbise çok güzel. Deneyebilir miyim? Hello, this dress is very nice. Can I try it on? Satıcı: Tabii, deneme kabinleri orada. Of course, the fitting rooms are over there. Emily: Teşekkür ederim. Bu elbisenin başka rengi var mı? Thank you. Does this dress come in another color? Satıcı: Evet, kırmızı ve mavi renkleri de var. Yes, we also have red and blue colors. Emily: Ben mavi olanı denemek istiyorum. I want to try the blue one. Satıcı: Tabii, işte buyurun. Of course, here you go. Emily: Mavi elbise bana biraz büyük oldu. Daha küçük beden var mı? The blue dress is a bit big for me. Do you have a smaller size? Satıcı: Evet, 36 beden uygun olur sanırım. Yes, size 36 should fit. Emily: Evet, bu tam oldu! Fiyatı ne kadar? Yes, this one fits perfectly! How much is it? Satıcı: 850 lira. Kasada ödeyebilirsiniz. 850 lira. You can pay at the cashier. Emily: Tamam, alıyorum. Çok teşekkür ederim. Okay, I’ll take it. Thank you very much. Satıcı: Rica ederim, iyi günler! You’re welcome, have a nice day! --- 📑 Sık Kullanılan Kelimeler (Türkçe – İngilizce) alışveriş – shopping merkez – center elbisе – dress denemek – to try renk – color mavi – blue kırmızı – red büyük – big küçük – small beden – size fiyat – price kasа – cashier ödemek – to pay almak – to buy teşekkür ederim – thank you iyi günler – have a nice day --- Diyalog: (Dialogue:) Alışveriş (Shopping) Merkezinde (in the mall) Kıyafet (Clothes) Denemek (Trying on) Emily: (Emily:) Merhaba, (Hello,) bu (this) elbise (dress) çok (very) güzel. (beautiful.) Deneyebilir (Can I try) miyim? (it on?) Satıcı: (Seller:) Tabii, (Of course,) deneme (fitting) kabinleri (rooms) orada. (are over there.) Emily: (Emily:) Teşekkür (Thanks) ederim. (Thank you.) Bu (This) elbisenin (dress’s) başka (other) rengi (color) var mı? (is there?) Satıcı: (Seller:) Evet, (Yes,) kırmızı (red) ve (and) mavi (blue) renkleri (colors) de (also) var. (there are.) Emily: (Emily:) Ben (I) mavi (blue) olanı (one) denemek (to try on) istiyorum. (I want.) Satıcı: (Seller:) Tabii, (Of course,) işte (here) buyurun. (you go.) Emily: (Emily:) Mavi (Blue) elbise (dress) bana (on me / to me) biraz (a little) büyük (big) oldu. (was.) Daha (More) küçük (small) beden (size) var mı? (is there?) Satıcı: (Seller:) Evet, (Yes,) 36 (thirty-six) beden (size) uygun (suitable) olur (would be) sanırım. (I think.) Emily: (Emily:) Evet, (Yes,) bu (this) tam (exactly) oldu! (fits!) Fiyatı (Price) ne kadar? (how much?) Satıcı: (Seller:) 850 (eight hundred fifty) lira. (liras.) Kasada (at the counter) ödeyebilirsiniz. (you can pay.) Emily: (Emily:) Tamam, (Okay,) alıyorum. (I’ll take it.) Çok (Very) teşekkür (thanks) ederim. (I give / Thank you.) Satıcı: (Seller:) Rica (You’re welcome) ederim, (I give) iyi (good) günler! (day!)