Büyük Umutlar - Charles Dickens // konuk Başar Başaran // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum скачать в хорошем качестве

Büyük Umutlar - Charles Dickens // konuk Başar Başaran // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum

Kırık bir kalp nelere mal olmaz ki! Bazen ileri taşır insanı, unutmayı, aşmayı başarırsa ama bazen de olduğu yere mıhlar, bir adım bile attırmaz oradan. Sadece sahibini etkilemez kırık bir kalp, çevresine de yayar yarasının iltihabını. Kendini dondururken acılarının üstünü kapatmak için, yakınlarındakileri de bir buz kütlesinin içine hapseder fark etmeden ya da bazen bile isteye. Kalbini kıranın öcünü alır hiç suçu olmayanlardan, hatta tüm dünyadan. Bir kırık kalp eğer tamir edilmezse, kaç kalbi daha kırar sormazlar giriş sınavlarında. Ama sorsalar da zaten, sonsuzca çoğalan bir sayıdır ulaşılan. Bazen kuşaklardan kuşaklara aktarılan. Kimse kesin olarak bilemez yanıtı. Merak etmeyin canım, size sadece kırık kalplerden bahsetmeyeceğim bu bölümde. Çok daha renkli ve boyutlu konumuz. Aşk var, evet, ama macera da eksik değil. Toplumsal eşitsizlikler üzerine de çokça düşüneceğiz birlikte. Sınıf atlamanın artılarını pek olmasa da bolca eksilerini göreceğiz. Ve yine biraz geçmişe uzanacağız. İngiltere’ye düşecek yolumuz bu sefer. Hem de Viktorya dönemine. Bir büyük yazarı tanıyacağız. Kim mi yazarımız? Charles Dickens. Eh oldu olacak, romanımızı da söyleyeyim: Büyük Umutlar. Amaaa bu sefer edebiyatla da sınırlı kalmayacağız sinemanın büyülü dünyasına da adım atacağız. Ne de olsa, Büyük Umutlar en çok uyarlanan yapıtlardan biri dünya üzerinde. Diziler, filmler, tiyatro… Eh o zaman ne yapacağız, kendimize senaristlik de yapan bir yazarı sohbet arkadaşı olarak seçeceğiz. Evet efendim, bu bölümün konuğu Başar Başaran. Hayır, bizim bey, hayat arkadaşım, ya da kocam ne derseniz deyin, o değil. O Başar Başarır. Bizim konuğumuz Başar Başaran. Herkes karıştırıyor onları. Birinin kitabı çıkıyor, öbürünü kutluyor millet. Ya da bizim beye yazmadığı senaryolar için yorumlar geliyor. Ve daha neler neler… Neyse konuğumuz Başarır olmayan Başar, hani şu birçok dizinin senaryosunda imzası olan, Kafa dergisindeki yazılarıyla da pek sevilen Başar, Başaran olan.    • Ben Okurum   Büyük Umutlar, Pip’in büyüme hikâyesini anlatıyor bize. Haşin ve öfkeli bir kadın olan ablası tarafından yetiştirilen Pip’in tek dostu, çok da zeki ve görgülü olmayan eniştesi demirci ustası Jo’dur. Zorlu şartlarda basit bir yaşam sürerken iki önemli olay hayatının akışını değiştirecektir. Biri anne ve babasının mezarlarının bulunduğu bataklıklarda kaçak bir mahkuma rastlaması ve ona evden yiyecek ve eğe çalarak yardım etmesi, diğeri de bölümün başında da dinlediğiniz gibi zengin ama mutsuz Miss Havisham ile tanışmasıdır. Çünkü orada karşısına onunla aynı yaşlarda olan Estella da çıkacaktır. Güzel, soğuk ve acımasız kız bir saplantı haline gelir küçük Pip için. Karşılığı olmasa da ömrü boyunca sürecek bir bağlılıktır bu. Aynı zamanda ona sınıf atlama tutkusu da getiren bir aşk. Pip’in talihi, kimliği bilinmeyen bir hami, beyefendi gibi yetiştirilmek üzere ona Londra’ya gitme şansı sağladığında dönecektir. Ama bu imkanlar onu gerçek kimliğinden ne kadar kurtaracak, çevresini nasıl değiştirecek, Stella’ya olan aşkını bir ilişkiye dönüştürmesine izin verecek midir acaba? Geride bıraktıklarına bağlılığı sürecek midir? Beyefendilik ve insan olmak örtüşür mü ayrışır mı? Bu soruların ve umutsuz bir aşkın eşliğinde, Pip büyüyüp değişirken, birçok renkli hatta bazen eğlenceli karakterle tanışırız Büyük Umutlar boyunca. Charles Dickens hiçbir yetişkinin bir çocuk kadar acı çekemeyeceğine inanırmış. Belki de bu yüzden bu bölümün esas oğlanı Büyük Umutlar gibi diğer bazı önemli eserlerinde de çocuklar hep baş roldedirler. Bir başka uyarlama rekortmeni Oliver Twist örneğin ya da David Copperfield. Başar’ın da dediği gibi, çocuklara ve çocukluğa duyduğu hassasiyet kesinlikte kendi yaşadıklarınnın bir sonucu olmalı. Çünkü 1812 yılında Portsmouth, Hampshire’de doğan Dickens, küçük bir devlet memuru olan babası borçları yüzünden hapishaneye düşünce, 10 yaşından itibaren bayağı sıkıntı içinde yaşamıştır. Evlerinden atılan aileye gelir sağlamak için o yaşında ayakkabı boyası satan bir depoda çalışmaya başlayan küçük Charles, orada sadece boya kutuları etiketliyordu, yani ağır bir iş değildi yaptığı ve çevresinde de onun yaşlarında hatta daha küçük onlarca çocuk vardı ama yine de büyük bir acı duyuyordu içinde. Bir çeşit terk edilme endişesiydi bu ve romanlarında da her zaman boy gösteren sınıf kaygısının ilk tohumları. Ne de olsa bir memur çocuğu olarak orta sınıftan bir aileye mensupken birdenbire işçi sınıfının arasına düşmüştü. Babası küçük bir miras sayesinde hapishaneden çıkınca, 2,5 yıl kadar okula gitme şansını tekrar yakaladı. Hoş orada da durum parlak değildi, kara cahil ve kaba bir öğretmen eziyet ediyordu bu sefer de çocuklara. Zaten ailenin maddi durumu bir türlü düzelmediği için 15 yaşında tamamen bırakmak zorunda kaldı okulu. #denizyücebaşarır #benokurum #charlesdickens #büyükumutlar #başarbaşaran