У нас вы можете посмотреть бесплатно Hakkın Hatırı İçin Münazara / Muhammed Emin Yıldırım (67. Ders) или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Muhammed Emin Yıldırım hocamızın 12 Aralık 2015 tarihinde Siyer Vakfı'nda yapmış olduğu "Hakkın Hatırı İçin Münazara" başlıklı Muhteşem Ahlak dersi. (Ders Tarihi: 12 Aralık 2015) Dersten Cümleler İbadeti eğlence ile değil, heyecan ve coşku ile yerine getirmek… Ahzab Sûresi 40. ayetten başlayalım. Diyor ki İmam Gazzali: “Âlimler üç sınıfa ayrılırlar: 1. Nefsini ve başkalarını helak edenler 2. Hem nefsini, hem başkalarını saadete erdirenler 3. Nefsini helak eden, ama başkasını saadete erdirenler” Kâ’b b. Malik’ten rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûl-u Ekrem (sas) buyurmuşlardı ki: “İlmi, âlimler arasında bulunup ilim satmak için veya sefihlerle çatışıp onları yenmek için veyahut şöhret yapmak, insanların dikkatini üzerine çekmek için tahsil eden kimseyi Allahû Teâla (cc) cehenneme koyar!” Bediüzzaman Said Nursî (rh) 1878’de Bitlis’in Hizan ilçesinin Nurs köyünde başlayan hayat; 23 Mart 1960’da Urfa’da nihayete eriyor; geriye Risale-i Nur gibi bir Kur’an tefsiri bırakıyor. “Eğer bir meselenin münazarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa insafsızdır. Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit o münazarada bilmediği bir şeyi öğrenmiyor, belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa, zararsız bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insaflı, hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar ve memnun olur. İşte bu düsturu, ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarikat, ehl-i ilim kendilerine rehber ittihaz etseler ihlası kazanırlar. Ve vazife-i uhreviyelerinde muvaffak olurlar. Ve bu fecî sukût ve musibet-i hâzıradan rahmet-i ilâhiye ile kurtulurlar.”(Lemalar, İhlas Risalesi, 20. Lema, s. 148) Münazara ile yakın bağları olan 5 kavram: Müşavere: Danışma Müzakere: Görüşme Muhalefe: Farklılaşma Mücadele: Çekişme Münakaşa: Tartışma Münazara: “Gerçeğin, hakikatin ortaya çıkarılması için yapılan gayretin adıdır.” Tek kelime ile münazara: Aramadır; hakikati aramadır. Sözlükte “bakmak, düşünmek” anlamındaki nazar kökünden türeyen ve “karşılıklı olarak bakmak, birlikte düşünmek” manasındadır. Medeniyetimizde İlmü’l-Hilaf, İlmü’l-Cidal ve İlmü’l-Münazara şeklinde mübalağasız yüzlerce eser oluşturmuşlardır. “Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl Sûresi, 125) Bizim dinimiz sadece mabet dini değil, hayat dinidir. “Müflis kimdir biliyor musunuz?” “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biten, böylelikle hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir.” (Müslim, Birr, 59; Tirmizî, Kıyamet, 2) “Eğer karı kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin.” (Nisa, 4/35) İmam Gazzali, münazara ahlakını 8 maddede toplamıştır. Nedir bunlar? 1. Farzı kifaye olan münazara, ancak farzı ayn olan vazifelerden sonra icra edilmelidir. 2. O esnada münazaradan daha mühim bir farzı kifaye bulunmamalıdır. 3. Münazara yapan kişi, başkasının mezhebiyle değil kendi reyiyle fetva veren, müçtehit vasfına haiz biri olmalıdır. 4. Münazara, meydana gelmiş mühim bir hadise hakkında yahut meydana gelmesi yakın olan bir hadise hakkında yapılmalıdır. 5. Münazara, özel bir mecliste tertip edilmeli, halka açık yerlerde yapılmamalıdır. 6. Münazara, hakkın/hakikatin ortaya çıkması amacıyla yapılmalıdır. 7. Delilden delile ve sualden suale intikal men edilmemelidir. 8. Kişi, kendisinden istifade edebileceği, ilimle iştigali olan kimselerle münazara etmelidir. İki madde daha eklenmelidir: 1. Münazara İslam’ın temel meselelerinde, imani konularda, İslam’ın sabitelerinde olmamalıdır. 2. Münazara sonunda sonuç ne çıkarsa çıksın, tekfire kapı açılmamalıdır. “Allah’ım! Sen hakkı karşıdaki kardeşimin diliyle ortaya çıkar! (tecelli ettir!)”