У нас вы можете посмотреть бесплатно SENE 2026:OKÇULAR TEPESİ HALA BOŞ! | ALİ İMRAN 151 152 TEFSİR DERSİ | FURKAN GÜZELŞEN HOCA или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Dünya hayatının aldatıcı cazibesi ile imanî sorumluluk arasındaki çarpıcı çatışmayı gözler önüne seren bu video Uhud Savaşı’ndaki “Okçular Tepesi” ibretini günümüzün meşguliyetleriyle buluşturuyor. Zihinlerde bir soru oluşuyor çağımızın okçular tepesini boş mu bıraktık? Kalplerin korkuyla ve tereddütle dolmasının ardındaki illete dönüldüğünde, şirkin insanın iç dünyasında nasıl bir boşluk ve ürperti doğurduğu ele alınıyor. İlahi beyan, hiçbir delile dayanmayan ortak koşmanın, kalpleri titrek ve emniyetsiz hale getirdiğini ortaya koyar: سَنُلْقٖى فٖى قُلُوبِ الَّذٖينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَٓا اَشْرَكُوا بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهٖ سُلْطَانًاۚ وَمَاْوٰيهُمُ النَّارُۜ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمٖينَ “Allah’ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaları sebebiyle, inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Onların varacağı yer cehennemdir. Zalimlerin varacağı ne kötü yerdir!” Ali imran 151 Bu bağlamda aklın nereye konumlandığı sorgulanır: Akıl, hevâya mı hizmet eder, hakikate mi? Aklın yerini bulması, kalbin yönünü belirler; akıl, vahyin ışığında seyrettiğinde korku yerini yakîne, dağınıklık yerini istikrara bırakır. Korkunun kökünde bulunan şirk, hayatın her alanına sızabilen ince bir perdedir; isimler, semboller, güç ve imkânlar, gönlün merkezine yerleştiğinde iman geri çekilir. Bu noktada kalbin tedavisi, tevhidin saf çağrısıyla başlar. Ardından Allah’ın Habibi’ne lütfettiği, ümmetin ufkunu belirleyen seçkin özellikler hatırlatılır: tebliğin evrenselliği, dinin tamamlanması ve kolaylık oluşu, helal-haram sınırlarının açıklığı, yeryüzünde rahmet oluş, düşmana karşı heybet. Bu nimetler, ümmeti sorumluluk ve şahitlik misyonuna yükseltir; üstünlüğün ölçüsü, dünyalık imkân değil, Allah’a yakınlık ve ahlâkî sebat olur. Bu yolculuğun gayesi, şahsiyet sahibi müminlerden müteşekkil bir topluluk kurmaktır: karakteri vahiy ile yoğrulmuş, dünyayı ahiretin tarlası gören, birbirini iyiliğe çağıran ve günahtan koruyan bir cemaat. Böyle bir topluluk, dağınıklığın ve korkunun panzehiridir. Kalplerin sebatı için dua yükselir: “Ey kalpleri evirip çeviren, kalplerimizi din üzere sabit kıl.” Zira insan, fırtınalı bir denizde yüzer ve her dalga imtihan taşır; kalbin dümeni sağlam tutulmadıkça rota kayar, kıyı uzaklaşır. Uhud’da verilen ders, bugünümüzün aynasıdır: Allah vaadini gerçekleştirdi; izniyle galibiyet gelirken, beğenilen dünya manzarası görününce gevşeme baş gösterdi, emir tartışıldı ve isyan kapısı aralandı. İlahi kitap, o ânı şöyle resmeder: وَلَقَدْ صَدَقَكُمُ اللّٰهُ وَعْدَهُٓ اِذْ تَحُسُّونَهُمْ بِاِذْنِهٖۚ حَتّٰٓى اِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَازَعْتُمْ فِي الْاَمْرِ وَعَصَيْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَٓا اَرٰيكُمْ مَا تُحِبُّونَؕ مِنْكُمْ مَنْ يُرٖيدُ الدُّنْيَا وَمِنْكُمْ مَنْ يُرٖيدُ الْاٰخِرَةَۚ ثُمَّ صَرَفَكُمْ عَنْهُمْ لِيَبْتَلِيَكُمْۚ وَلَقَدْ عَفَا عَنْكُمْؕ وَاللّٰهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ “Andolsun ki Allah, size olan vaadini yerine getirdi. O’nun izniyle onları öldürüyordunuz. Fakat hoşunuza giden şeyi size gösterdikten sonra gevşediniz, emir hakkında çekiştiniz ve isyan ettiniz. İçinizden kimi dünyayı, kimi ahireti istiyordu. Sonra Allah sizi denemek için onları sizden uzaklaştırdı. Andolsun ki sizi bağışladı. Allah müminlere karşı çok lütufkârdır.” Ali imran 152 Sarsıcı bir soru, zihinleri yoklar: Hakikat gözümüzün önünde dururken, hayal kırıklıkları ve söylentiler bizi nereye savuruyor? Resûl’ün yaşayıp yaşamadığına dair fitne, o anki paniğin ürünüydü; fakat hakikat, ilahi ölçülerle sabit kaldı. Yardım, bazen görünür ve somuttur: meleklerin destekleyici varlığı, sabır ve sebatın metafizik karşılığıdır. Yardımın inişi, şartlara bağlıdır; kalp, tevekkülle güçlendiğinde kapılar aralanır. “Okçular Tepesi’ni boş mu bıraktık?” sorusu bugün bir vicdan çağrısıdır: zaman, mekan ve görev değişse de imtihanın ruhu aynı kalır. Hangi yazgı noktalarında emir yerine fırsat peşine düştük? Hangi toplumsal sorumluluklarda mevzimizden ayrıldık? Bu bölüm, izleyiciyi kendisiyle yüzleştirir ve somut adımlar davet eder. Fiillerin yaratıcısı, kudret sahibi Allah’tır; insan, kesbiyle sorumludur fakat yaratma Allah’a aittir. 00:00 Fragman ve Giriş 11:00 Ali İmran Suresi 151. Ayet 12:10 Akıl nerededir? 13:15 Korkunun sebebi şirk koşmak! 17:10 ALLAH bana benden öncekilere verilmeyen 5 özelliği verdi! 19:00 Bizim amacımız bu şahsiyetlerden oluşan bir topluluğu bir araya getirmek 23:00 Ey kapleri elinde bulunduran, kalplerimizi sabit kıl 28:00 ALLAH bütün kafirleri cehennemde toplayacak! 31:20 Ali İmran Suresi 152. Ayet 33:00 Okçular tepesi! 35:10 -Muhammed(S.A.V.) yaşıyor mu? 37:10 ALLAH'ın melekler ile gönderdiği yardımı! 39:55 Okçular tepesini boş mu bıraktık? 42:45 Fiilleri yaratan ALLAH'tır! 44:00 ALLAH sizi bağışladı. @furkanguzelsen #Aliİmran #OkçularTepesi #UhudSavaşı #kurantefsiri