У нас вы можете посмотреть бесплатно Ubeydullah Ahrar Hazretleri Altın Silsile или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
UBEYDULLAH AHRAR HAZRETLERİ Anlatıcı---Altın silsilenin 19. Halkası Ubeydullah Ahrar Hazretleri, Hicrî 806 yılının Ramazan ayında Taşkent’e bağlı Bağıstan’da doğdu. Hazreti Ömer neslinden ve ilim irfan sahibi bir aileden olan Ubeydullah Ahrar Hazretlerinin ilk eğitimiyle dayısı Şeyh İbrahim Ş’asi meşgul oldu. Temel ilimleri Taşkent’te okuyan Ubeydullah Ahrar Hazretleri daha sonra dayısının teşvikiyle Semerkand’a gitti. Burada Uluğ Bey medresesinde Nizameddin Hâmuş’un talebesi oldu. Semerkand’dan Buhara’ya geçen Ahrar Hazretleri burada Şeyh Hamiduddin Şasi’nin sohbetlerine katıldı. Buhara’daki öğrenimini de tamamlayan Ubeydullah Ahrar Hazretleri bundan sonra sırayla Herat, Tebriz ve Çığanyan’da bulundu. Bahaeddin Horasanî, Seyyid Kasım Tebrizi gibi âlimlerden dersler aldı. İlim ve irfan yolunda geçen bu seyahatlerden sonra Ubeydullah Ahrar, Çığanyan’da karşılaştığı Yâkub Çerhî Hazretlerinin manevi cazibesine kapılıverdi. Yâkub Çerhî Hazretlerine intisap eden Ubeydullah Ahrar Hazretleri, şahsi kabiliyeti ve daha önce görüştüğü şeyhlerden aldığı feyz sayesinde kısa zamanda seyru sülûkunu tamamladı. Şeyhinin iltifat ve sevgisine mahzar olan Ubeydullah Ahrar Hazretleri onun vefatının ardından irşad makamına geçti ve her kesimden halkı irşada başladı. *----------------------------------* Anlatıcı---Ubeydullah Ahrar Hazretleri mürşitlik hizmetiyle meşgul bulunduğu yıllarda müridlerini ağır murakebe ve mücahadeden daha ziyade insanlara hizmete yönlendirirdi. Nefahat müellifi Molla Câmi’nin ve Reşahât sahibi Ali bin Hüseyin gibi zatların da mürşidi olan Ubeydullah Ahrar’ın yazdığı şiirler ve söylediği sözler son derece tesirli olurdu. Bir ara Allah’ın lütfuyla malları bereketlenen ve iyice zenginleyen Ubeydullah Ahrar Hazretleri’ne vekillerinden biri tarlaların 1300 den fazla olduğunu bunlarda 3000 işçi çalıştığını söylemişti. Yediyüze yaklaşan tasavvuf tariflerinden; en çok (Zamanını en uygun şey için harcamaktır) şeklinde olanını beğenen Ubeydullah Ahrar Hazretleri meclislerinde zaman zaman müridlerini uyarırdı. *----------------------------------* U.Ahrar---(Kızgınca) Ey murakebe yaptığını sananlar kaldırın başınızı, içinizden duman çıktığını görüyorum. Size düşen murakebe değil temizlik için su taşımak, hela temizlemek ve insanlara hizmet etmektir. Bu geçitten geçilmeden murakabeye lâyık olunmaz. 1.Derviş---Fakat efendim zikir ve murakabenin hiç mi ehemmiyeti yok? U.Ahrar--- Asıl olan ‘Vaktin sahibi’ olabilmektir. Bu bakımdan zikir ve murakabe ancak Müslümanlara hizmet edecek bir durum olmadığı zaman yapılır. Nafile ibadet ile uğraşmaktan hizmet daha üstündür. Zikir, dervişin zaten görevidir. 2.Derviş--- Hizmetten başka neye dikkat etmemizi tavsiye edersiniz? U.Ahrar---Helâl lokmaya…..! Bu zamanda marifet ehli ve hakikat eri kimselerin ortaya çıkmamasının sebebi işte bu hususa dikkat edilmemesindendir. *----------------------------------* Anlatıcı---Ubeydullah Ahrar Hazretleri devrin sultanları, emirleri ve devlet adamları üzerinde çok güçlü bir tasarruf ve nüfuza sahipti. Onun yaşadığı dönemde Osmanlı Ülkesinde de Fatih Sultan Mehmed Han hüküm sürüyordu. Ubeydullah Hazretleri ile kendisine son derece bağlı olan Sultan Ahmed Mirza’nın Matvrid köyünde görüşmeleri müridleri tarafından zabıtlara geçirilmişti. Bu tarihi görüşme sırasında Sultan Ahmed Mirza iki dizi üzerinde edeple oturuyor, O ise bir dizi dikili olduğu halde Sultan’ı dinliyordu. Bu görüşme sırasında Sultanın zaman zaman ter içinde kalıp titrediğini bütün müridler görmüştü. *----------------------------------* S.A.Mirza---(Mahçup bir sesle) Devlet işlerinin yoğunluğundan dolayı zaman zaman zikir vazifelerimi yapamıyoruz. U.Ahrar---Aman ha! Sakın zikri ihmal etme. Çünkü zikir, gönüllerdeki yabancı duygu ve dikenleri temizleyen bir kazma gibidir. Zaten eğer ben şeyhlik etseydim, asrımızda hiçbir şeyh mürid bulamazdı. Lakin bizim işimiz Müslümanları zalimlerin kötülüğünden saklamak olduğu için sultanlarla temas halindeyiz. S.A.Mirza---(Mahçup) Her türlü kusurumuza rağmen bize himmet ediniz efendim. U.Ahrar---(Derin bir nefes alıp vererek) Hoca Bahaeddin Nakşibend Hazretleri Mekke’de biri himmet bakımından gayet düşkün, öbürü gayet yüce iki insan görmüş. Himmet bakımından düşkün olan Kâbe’nin kapısındaki halkaya yapışıp, ‘Allah’tan Allah’ın gayrı şeyleri’ istiyormuş. Himmeti yüce olan ise çarşı ve pazarda hiç önem vermeden dolaşıp binlerce altınlık mal satın alıyor fakat bir saniye bile Hakk’tan gafil bulunmuyormuş. Bize de düşen himmeti yüce tutmak değil midir? *----------------------------------* Anlatıcı---Kitabûl Fıkârat, Kitabûl Varidât, Risaletül Validiyye gibi birçok eseri bulunan Ubeydullah Ahrar Hazretleri hicri 895 yılında üç ay kadar hasta olarak yattıktan sonra ahirete intikal ettiler. Semerkand’da vefat eden Ubeydullah Ahrar Hazretlerinin cenazesine başta Sultan Ahmed Mirza olmak üzere binlerce kişi iştirak etmiştir.