У нас вы можете посмотреть бесплатно Hakikatin nuru 5 или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Nisa Suresi 69. ayet, kimlerle beraber olacağımızın müjdesini verirken; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu ayetteki derin işaretleri şöyle şerh ediyor: (Ayet 69): "O hâlde kim Allah’a ve Resûl’e itâat ederse, işte onlar; Allah’ın kendilerine ni‘met verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlih kimselerle berâberdirler. Hem işte onlar, ne güzel arkadaştırlar!" Bediüzzaman Hazretleri, bu ayetin istikbale bakan işari manalarını Lem'alar adlı eserinde şöyle açıklıyor: (Tefsir): "Evet, مِنَ النَّبِيّ۪نَ [peygamberler] nasıl ki sarâhatle Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’a bakıyor. وَالصِّدّ۪يق۪ينَ [sıddîklar] fıkrasıyla Ebû Bekri’s-Sıddîk Radıyallâhü Anh’a bakıyor. Hem Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’dan sonra ikinci olduğuna ve en evvel yerine geçeceğine işâret ettiği gibi, وَالشُّهَدَٓاءِ [şehîdler] kelimesiyle Hazret-i Ömer’i, Hazret-i Osman’ı, Hazret-i Ali’yi Rıdvânullâhi Aleyhim Ecmaîn’i berâber ifâde ediyor. Hem üçü, Sıddîk’tan sonra nübüvvetin hilâfetine mazhar olacaklarını ve üçü de şehîd olacaklarını, fazîlet-i şehâdetleri de sâir fezâillerine ilâve edileceğini işâret ediyor ve gaybî bir sûrette ifâde ediyor. وَالصَّالِح۪ينَ [sâlih kimseler] kelimesiyle Ashâb-ı Suffe, Bedir, Rıdvân gibi mümtâz zevâta işâret ederek وَحَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقاً [İşte onlar, ne güzel arkadaştırlar!] cümlesiyle, ma‘nâ-yı sarîhiyle onlara ittibâa teşvîk ve Tâbiînlerdeki tebaiyeti çok müşerref ve güzel göstermekle, ma‘nâ-yı işârîsiyle hulefâ-i erbaanın beşincisi olarak اِنَّ الْخِلَافَةَ بَعْد۪ي ثَلَاثُونَ سَنَةً [Şübhesiz ki benden sonra hilâfet, otuz senedir] hadîs-i şerîfinin hükmünü tasdîk ettiren müddet-i hilâfetinin azlığıyla berâber, kıymetini azîm göstermek için ma‘nâ-yı işârîsiyle Hazret-i Hasan Radıyallâhü Anh’ı gösterir." Nisa Suresi 70. ayet bu büyük nimeti şöyle mühürlüyor: "Bu lütuf, Allah’dandır! (Ona mazhar olanı) hakkıyla bilici olarak da Allah yeter!" Surenin 71. ayetinden 74. ayetine kadar olan bölümünde ise mü'minlerin imtihanı ve gerçek kazanç şöyle beyan ediliyor: "Ey îmân edenler! (Düşmana karşı) tedbîrinizi alın da ayrı ayrı bölükler hâlinde savaşa çıkın veya (gerekirse) hep berâber seferber olun! Hiç şübhesiz içinizden öyleleri de vardır ki, (cihâda karşı) mutlakā ağır davranacaktır. Fakat size bir musîbet isâbet ederse: 'Allah bana lûtfetti de onlarla berâber hazır bulunmadım' der. Ve eğer size Allah’dan bir lütuf gelirse, sanki sizinle kendisi arasında hiçbir tanışıklık olmamış gibi, şübhesiz ki: 'Keşke ben de onlarla berâber olsaydım da büyük bir kazanca erseydim!' diyecektir. Öyle ise, dünya hayâtını âhiret karşılığında satan (o bahtiyar)lar Allah yolunda savaşsınlar! Artık kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya gālib gelirse, bunun üzerine ileride ona (pek) büyük bir mükâfât vereceğiz." Elmas ve Şişe Hakikati Nisa Suresi 74. ayette zikredilen "Dünya hayatını ahiret karşılığında satmak" hakikatini Bediüzzaman Hazretleri Mektubat eserinde şu muazzam teşbihlerle açıklıyor: (Tefsir): "Dünya hayâtında en bahtiyâr odur ki, dünyayı bir misâfirhâne-i askerî telakkî etsin ve öyle de iz‘ân etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telakkî ile en büyük mertebe olan mertebe-i rızâyı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe bahâsına, dâimî bir elmasın fiyatını vermez, istikāmet ve lezzetle hayâtını geçirir. Evet, dünyaya âid işler kırılmağa mahkûm şişeler hükmündedir; bâkî umûr-ı uhreviye ise, gāyet sağlam elmaslar kıymetindedir. İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve harâretli muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı taleb ve hâkezâ şedîd hissiyâtlar, umûr-ı uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyâtı şiddetli bir sûrette fânî umûr-ı dünyeviyeye tevcîh etmek, fânî ve kırılacak şişelere, bâkî elmas fiyatlarını vermek demektir." Ve son olarak, şehadetin az zamanda kazandırdığı büyük makamı şu sözlerle ifade ediyor: (Tefsir): "Bir nefer, bir saat işkence altında şehîd edilse, öyle bir mertebeyi bulur ki, on sene başkası çalışsa, ancak o mertebeyi bulur. Eğer o nefer şehîd olduktan sonra ona sorulabilse: 'Az bir şey ile pek çok şeyler kazandım!' diyecektir."