У нас вы можете посмотреть бесплатно Can Yakarsan Canını Yakarlar Bir Gün - Ebû Akil (r.a.) - Muaccel | Mehmet Yıldız или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
İnsanların birilerine yardımda bulunduğunda kalplerinde duydukları mutluluğun sebebi nedir? Veya insanların birilerine kötü davrandıklarında kalplerinde duydukları pişmanlığın sebebi nedir? İyi seyirler… Belalar Neden Gelir? (İmtihan Ve Musibet) video serisi için tıklayın 👇🏻 • Belalar Neden Gelir? (İmtihan Ve Musibet) Risale-i Nur Dersleri Video Serisi için tıklayın 👇🏻 • Risale-i Nur Dersleri 00:00 Giriş 00:41 Allah(C.C.) Bizi Nasıl Uyarıyor? 02:40 Risale-i Nur Bölümü 05:41 Edimsel Koşullanma 10:54 Muhabbet 16:52 Yavuz Sultan Selim’in Şiiri 18:12 Kalbin Kapanması 20:43 Güneş Kendini En Çok Gösterir 23:54 Annenin çocuğuna bakarken aldığı lezzet 26:39 Ebu Akil 35:24 Musibete bakış açısı 39:21 Hüsn-ü Zan Sui Zan 39:51 Gıybet Hayırlara vesile olmak, daha fazla insana ulaşabilmek için "KATIL" butonu ile bize destek olabilirsiniz - / @mehmedyildiz Facebook: / mehmedimyldz X: / mehmedimyldz İnstagram: / mehmedimyldz Bize Ulaşın: Yurtiçi ve yurtdışından iletişim için; +90 (537) 911 45 43 +90 (535) 870 90 24 [email protected] Risale-i Nur'da geçen kısım; Lem'alar - Yirmi Sekizinci Lema - Yirmi İkinci Nükte - Birinci Nükte 28. Lem'a - 22. Nükte - 1. Nükte Bu parça çok kıymetlidir.Tâ İkinci Nükteye kadar herkese faydası var. Eskişehir Hapishanesinde, sû-i ahlâktan değil, belki sıkıntıdan gelen nâhoş bazı haller münâsebetiyle, ahlâka dâir bir nükte ile, meşhur bir âyetin mestur kalmış bir nüktesine dâirdir. BİRİNCİ NÜKTE Cenâb-ı Hak kemâl-i kereminden ve merhametinden ve adâletinden, iyilik içinde muaccel bir mükâfat ve fenalıklar içinde muaccel bir mücâzat derc etmiştir. Hasenâtın içinde, âhiretin sevâbını andıracak mânevî lezzetler, seyyiâtın içinde, âhiretin azabını ihsâs edecek mânevî cezâlar derc etmiştir. Meselâ, mü'minler mâbeyninde muhabbet, ehl-i îmân için güzel bir hasenedir. O hasene içinde, âhiretin maddî sevâbını andıracak mânevî bir lezzet, bir zevk, bir inşirâh-ı kalb derc edilmiştir. Herkes kalbine müracaat etse bu zevki hisseder. Meselâ, mü'minler mâbeyninde husûmet ve adâvet bir seyyiedir. O seyyie içinde, kalb ve rûhu sıkıntılarla boğacak bir azâb-ı vicdânîyi, âlicenap ruhlara hissettirir. Ben kendim, belki yüz defadan fazla tecrübe etmişim ki, bir mü'min kardeşe adâvetim vaktinde, o adâvetten öyle bir azap çekiyordum; şüphe bırakmıyordu ki, bu seyyieme muaccel bir cezâdır, çektiriliyor. Meselâ, hürmete lâyık zâtlara hürmet ve merhamete lâyık olanlara merhamet ve hizmet, bir hasenedir, bir iyiliktir. Bu iyilikte sevâb-ı uhrevîyi ihsâs eder derecede öyle bir zevk, lezzet vardır ki, hayatını fedâ etmek derecesine o hürmeti, o merhameti ileri getirir. Validenin çocuğa merhametindeki şefkat vasıtasıyla kazandığı zevk ve mükâfat için hayatını o merhamet yolunda fedâ etmek dereceye gider. Yavrusunu kurtarmak için arslana saldıran bir tavuk, hayvânât milletinde bu hakikate bir misaldir. Demek, merhamet ve hürmette muaccel bir mükâfat var; âlihimmet ve âlicenap insanlar onları hisseder ki, kahramanâne bir vaziyet alıyorlar. Hem, meselâ, hırs ve israfta öyle bir cezâ var ki, şekvâlı, meraklı, mânevî ve kalbî bir cezâ insanı sersem eder. Ve haset ve kıskançlıkta öyle bir muaccel cezâ var ki, o haset, haset edeni yakar. Hem tevekkül ve kanaatte öyle bir mükâfat var ki, o lezzetli muaccel sevap, fakr ve hâcâtın belâsını ve elemini izâle eder. Hem, meselâ, gurur ve kibirde öyle bir ağır bir yük var ki, mağrur adam herkesten hürmet ister; ve istemek sebebiyle istiskal gördüğünden, dâimâ azap çeker. Evet, hürmet verilir, istenilmez. Hem, meselâ, tevâzuda ve terk-i enâniyette öyle lezzetli bir mükâfat var ki, ağır bir yükten ve kendini soğuk beğendirmekten kurtarır. Hem, meselâ, sûizan ve sû-i te'vilde, bu dünyada muaccel bir cezâ var. "Men dakka dukka" kaidesiyle, sûizan eden, sûizanna mâruz olur. Mü'min kardeşinin harekâtını sû-i te'vil edenlerin harekâtı, yakın bir zamanda sû-i te'vile uğrar, cezâsını çeker. Ve hâkezâ, bütün ahlâk-ı hasene ve seyyie bu mikyâsa göre ölçülmeli. Ben rahmet-i İlâhiyeden ümid ederim ki, Risale-i Nur'dan bu zamanda tezâhür eden mânevî i'câz-ı Kur'ânîyi zevk eden zâtlar, bu mânevî ezvâkı hissederler; sû-i ahlâka müptelâ olmayacaklar, inşaallah. #Sahabe #EbuAkil #Siyer #işbirliği