У нас вы можете посмотреть бесплатно Rızık Genişlemesini İsteyen Bunları Yapsın! (Mehmet Zahid Kotku (k.s.)) или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
Eyyühennâs! Nübüvvetin tebşiratından bugün bize kalan, **“rü’yâ-i sâliha”**dır. (Bkz. İnnehu lem yebka… illâ’r-ru’ye’s-sâliha). Nefsânî/şeytânî telkinli rüyadan sakınırız; salih rüya ise “gösterilir”: yerâhel-müslim ev türâ lehû… Gönle istikamet verir, kulun yolunu aydınlatır. Çünkü bu rüyalar, mübeşşirât-ı nübüvvetten bir nasiptir; “rüya deyip geçmeyiniz.” Resûlullah (s.a.s.) buyurdu: “Rükû ve secde Kur’ân yeri değildir.” Rükûda “Sübhâne rabbiyel-azîm”, secdede “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” ile tazim ve tesbih ederiz; ikisi de duanın en makbul hâlidir. Ashâb-ı kiram, O’nun uzun rükû ve secdelerine şaşar; kavmede/secdeler arasında sükûnetine hayran kalırdı. Kur’ân’ı güzel okuyup tesbihi edep ile söyleyenin duası makbuldür. Resûl (s.a.s.) şahitlik eder: “Size kendimden bir şey emretmem; Allah’ın emrini tebliğ ederim.” (Bkz. Eyyühennâsü innî vallâhi mâ âmürukum…). Bu emrin dünya karşılığı “rızık talebi”nde görünür: Helâlinden, rıfk ile, takvâ ile. “Az olsun, helâl olsun.” Eski sâliha hanımların nasihati kulakta: “Açlığa sabrederiz; ateşe asla!” Helâl lokma; sıhhat, bereket ve âhiret saadetidir. Efendimiz yine haber verdi: “Sizin rızkınız sizi arar; tıpkı ecelinizin sizi aradığı gibi.” O hâlde rızık darlığında kapı harama değil, ibâdete açılır: “Fatlubûhû bi-tâatillâh.” Sabah namazını cemaatle kılan, işrak vaktine dek mescitte zikir/tilavetle oturup iki rekât kılarsa, hacc u umre sevabı ve rızıkta genişlik… Genişlik, kimi zaman bereket ve kanaat olarak gelir; “yorganına göre ayağını uzatan”ın içi dardırmaz. Ayet-i kerîme müjdeliyor: “(Allah) hiç ummadığı yerden rızık verir.” (ve yerzukhû min haysu lâ yahtesib). Deniz taşında, mermer yarığında dahi mahlûkunu besleyen Rab, kulunu elbette rızıklandırır. Şartı: Takvâ. “Allah’ın sözü tecrübeye konu edilmez”—mü’min için yakîn esastır. Sünnetin bir başka kapısı: Ziyaret ve selâm adabı. Uhud şühedâsına ve ehl-i kabre edep ile varmak, “selâm vermek” ve Kur’ân okumak… Resûl’ün yeminle beyanı: “Onlara verilen selâm, ‘Ve aleykümü’s-selâm’ diye iade edilir.” Biz işitmesek de. Selâm, İslâm’ın ruhudur; günde nice gönle selâm taşıyan, cennetin ehlindendir—çünkü Allah’ın ismi gönüllerde tazelenir. Netice: Rü’yâ-i sâlihanın rehberliği, rükû & secdede tesbihin adabı, helâl kazanç ve takvâ ile rızık talebi, ziyaret ve selâmın bereketi—hepsi aynı hakikati söyler: Edep ile bağlanan kalbe rahmet iner, rızık genişler, dua makbul olur. Rabbimiz, sabahın ilk ışıkları gibi kalplerimizi nurlandırsın; rızkımıza bereket, amellerimize ihlâs, selâmımıza kabul ihsan eylesin. Âmin.