У нас вы можете посмотреть бесплатно Uzun zamandır görmediğin eşini aile yemeğinde görürsün// Taehyung ile hayal et • Amara или скачать в максимальном доступном качестве, видео которое было загружено на ютуб. Для загрузки выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием видео, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса ClipSaver.ru
📌Oppacı değilim. 📌Smut değildir. 📌Hikaye bana aittir. 📌Yazım yanlışları için kusura bakmayın. 📌Beğendiyseniz abone olmayı unutmayın. 📌Pinterest: Nepentheme 📌Artık hikayelere sınır koyulacaktır. —————————————————————————————— ❗️SINIR 630 abone. Tae (33) Ha Neul (25) Hikaye^^ Ha Neul’dan Yağmur aniden çiseledi. Hızlı damlalar; aktıkça, kasvetli damlalar da deri ceketimin üzerinde süzülüp kayboluyordu. Havanın sıcaklığı bir an için serinleşmiş, etrafı yumuşak bir sis kaplamıştı. Sokakta kimse yoktu, sadece birkaç ıslak yaprak rüzgarın etkisiyle savruluyordu. Bir an için dünya yavaşlamış gibi hissediyordum; yağmurun sesi, her bir damlanın yere düşüşü adeta bir melodi gibi kulaklarda çınlıyordu. “Tae kahretsin,” diyerek telefonu kulağıma götürdüm. “Bu aptal araba nerede kaldı? Deli gibi yağmur yağıyor.” “Ha Neul,” dedi ismimi vurgulayarak. O sırada kızımın elini tutuyor, bu yağmurda sesimi Tae’ye duyurmaya çalışıyordum. “Bugün araba göndermedim. Taksiye atla gel. Babam çağırıyor.” “Ne?” dedim sanki soruyu duymamış gibi ama sadece algılayamamıştım. “Bizim ev Ha Neul. Babam bekliyor. Akşam yemeğine.” “Duydum,” dedim gözlerimi devirerek. “Sana mantıklı geliyor mu? İki senedir görüşmüyoruz. Şimdi bu kadar acil olan ne?” “Sormadım. Akşam yemeğine yetiş.” Telefonu yüzüme kapattı.”Kahretsin.” Kızımı da kendim gibi acele ettirerek, önümüze gelen ilk taksiye atladık. Tae ile, aramızdaki mesafe evliliğimizin son yıllarında şiddetli bir hal almıştı. İkimizin de omuzlarımızdaki yük, kayıp ve yıkımlar evliliğin sonunu getirir zannetmişken, babası önümüze bir evlilik sözleşmesi uzatmış, bizi birbirimize kırmızı bir iple kader arkadaşı yapmıştı. Onlara ve onun ailesine çocuk verdiğim gerekçesiyle boşanmamız imkansız hale getirilmişti. 2 seneye yakındır birbirimizi görmüyorduk,bu yüzden ani bir şekilde görecek olmam kalbimin atışın gittikçe daha da ayarsız bir hale getiriyordu. Köşkün önüne gelip,içeriye acele acele yağmurdan kaçmak için girdiğimde kapıyı aça hizmetlinin arkasında Tae’yi gördüm. Askılığın dibindeki duvara yaslanmış,elleri cebindeydi. Bana bakıyordu. Üzerimdeki kabanı çıkarıp,asmam gerekirken onun derin inceleyen bakışları bana engel olduğundan titreye titreye yaparken, tarçın parfümü hala aynıydı. Dengem bozuluyordu. “Bu parfümü sevdiğini hatırladım. O yüzden sıktım. Titrediğine göre; doğru tercih yapmışım. Babam, kendimi sana beğendirmemi söyledi. Tıpkı bir liseli çocuk gibi.” Gözlerimi devirdim. “Uzun zaman sonra bile dalga geçecek gücü kendinde bulabilmene şaşırdım. Babana evliliğini şov gibi göstereceğine;bana ve evliliğimize sahip çıksaydın şu an bambaşka durumlarda, bambaşka şeyler konuşur olurduk. Ona bakmadan yemek masasına doğru ilerlemiştim. Sıfatını tahmin etmek çok basitti. Böyle zamalarda her laf soktuğumda, içimdeki yağların çoğunluğu eriyordu. Pes edip masanın başına dikildiğimde Tae’nin babasının ela gözleri bana kilitlendi. “Ha Neul,” dedi kucağında kızımı severken. “Yıllar geçtikçe güzelleşiyorsun. Biz de yaşlanıyoruz. Umarım hayat senin için güzeldir, hmm?” “Teşekkür ederim, gayet güzel.” “Otur Ha Neul,” dediğinde gözlerini büyüttü. Dilini şaklattı. “Kocanın yanına.” Birkaç saniye olduğum yerde kaldım fakat bu adamın delici bakışlarının yemek boyunca üzerimde gezineceğini düşününce sözünü dinlemekten başka şansım olmadığını fark ettim. Hizmetliye kızımı verdikten sonra, konuya başlamasını bekliyordum fakat ısrarla iştahlı bir şekilde yemek yiyordu. “Yemeyecek misin?” “Teşekkür ederim, aç değilim.” “Böyle olmaz, yemek ye. Yoksa kızına da mı böylesin?” Dudağımı ısırmaktan kanatacaktım. “Boşanmamıza izin vermediniz diye sürekli hayatınızda olacağım anlamına gelmiyor bu efendim. Sizinle aramızdaki tek bağ kız-“ Aniden Tae’nin elini bacaklarımda hissetmiştim. Ellerinin sıcaklığı, sanki bütün vücudumu sarıp sarmalayacakmış gibi hissettirdi. O an, zamanın durduğunu düşündüm; sadece bu yakınlık… sadece onun elleri… Bedenim ona tepki verirken, aklımda ne kadar karışıklık varsa, o kadar da huzursuzluk vardı. Bu an, sessiz ama yoğun bir şekilde her şeyi anlatıyordu. Tae’nin babası, masadaki telefonu aldı ve ciddi bir şekilde konuşmaya başladı. Telefonun sesi, odanın gerisini susturmuş gibiydi. Tam o anda, Tae’nin gözleriyle kararlı bir göz temas kurdum. O an, her şeyin ikimiz arasında yeniden başlayabileceğini hissetsem de aramızdaki engeller daha fazlaydı. “Amacın ne Tae?” Diye sordum, sesimi olabildiğince sessiz tutarak. Sözlerim havada asılı kaldı, sanki her şey o an durdu. Tae gülümseyerek başını hafifçe öne eğdi. Gözlerinde bir parıltı, bir kurnazlık vardı. “Neden bacağıma dokundun?” “Babamı sinirlendirerek konuşuyordun,” dedi. Sesindeki sertlik, kelimelerin ağır bir yük taşıdığını hissettiriyordu. Tae, dikkatlice beni izlerken gözlerinde alaycı bir parıltı vardı. “Bundan sana ne?” diyerek gözlerimi devirsem de, bu alaycı tavrına karşı koymamın imkanı yokmuş gibi hissediyordum. DEVAMI YORUMLARDA//